Özlemle ve sevgiyle Samira'ya bakıyordu

A -
A +

Alanın tam ortasına gelen Samira başını kaldırıp karşıya bakınca birden Ali ile göz göze geldi ve büyük bir şokla elindeki tepsiyi yere düşürdü. Bardaklar şangırtı ile kırılıp etrafa saçılırken herkes dönmüş ona bakıyordu. Ali derhal kalabalığın arkasına çökerek gözden kayboldu. Bu halde görülmek felaket olacaktı. Samira'nın bu sakarlığına kızan Zahit öfkeyle yerinden kalkmaya davrandıysa da, Şakir Ağa kolundan yakalayarak ona engel oldu. Koşarak Samira'nın yanına gelen Züleyha; -Samira, ne oldu canım? İyi misin? diye sordu. Samira hâlâ aynı noktaya bakıyordu. -Ali buradaydı. Hayal gördüm galiba, diye söylendi. Züleyha durumu örtbas etmek için aklına gelen kurnazlığı uygulamaya koyuldu. Tebessümle kalabalığa seslenerek; -Sayın davetliler, bu bir kaza değil, dikkatinizi buraya çekmek için düzenlediğimiz bir şovdu. İşte huzurlarınızda yanık sesiyle Samira! Herkes heyecanla alkış tuttu. Şakir Ağa da keyifle gülerek alkışa katıldı. Bu sırada Ali yavaşça doğrularak tekrar ayağa kalktı. Samira hâlâ aynı pozisyonda kendisine bakıyordu. Ellerini uzatarak hayal mi, gerçek mi olduğunu çözemediği Ali'ye hitaben Türkçe bir şarkı söylemeye başladı: Ay gibisin mübarek, doğdun yarı geceme Gir şu garip gönlüme, sultanım ol gel Sustu benim dillerim, kilit vurdum heceme Sensiz tutmaz dizlerim, dermanım ol gel Gel efendim gel gel gel, sultanım ol gel Gel efendim gel gel gel, mihmanım ol gel... Ali kalabalığın arkasında ilerleyerek özlemle, sevgiyle ve tebessümle Samira'ya bakıyordu. Sanki tatlı bir rüyanın tam ortasındaydı. Bütün kalabalık gözünden silinmiş, sadece ikisi kalmıştı. Tıpkı sınırdaki gibi. Samira da yaşlı gözleriyle Ali'yi takip ediyor, şarkıyı ona, sadece ona söylüyordu: Selvi gibi yürür gelir yarim salını salını Bin kere sarsam da doymam ince belini belini Bal akar gibi dinlerken tatlı dilini dilini Sensiz hastayım, mutsuz, Lokman'ım ol gel Gel efendim gel gel gel, sultanım ol gel Gel efendim gel gel gel, mihmanım ol gel Samira'nın kendinden geçmiş bir halde yabancı bir delikanlıya bakarak şarkı söylemesi Şakir Ağanın dikkatinden kaçmamıştı. Bir müddet ikisini de izledikten sonra yanında oturan Zahit'in kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı. Samira şarkıya devam ediyordu: Böyle imiş âşık hali, deli gönül coşar taşar Sele benzer sevdalanmak, kendi yatağını aşar Dur denilmez gayrı bana, gönlüm saraylarda yaşar Sensiz ölümüm yakınsa, fermanım ol gel Gel efendim gel gel gel, sultanım ol gel Gel efendim gel gel gel, mihmanım ol gel... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.