Planı uygulamaktan başka çaresi yoktu!

A -
A +

Ali ertesi sabah sürü ile sınıra bakan yamaca geldiğinde, ilk işi art arda dizili üç beyaz taşı bulmak oldu. İşte taşlar oradaydı! Bugüne kadar nasıl dikkatini çekmediğine şaşıyordu. Taşların hizasındaki tellerin altında ise kuru çalı-çırpı vardı. Tabii ki onların altında da karşıya geçmek için kazılmış bir çukur!.. Heyecanla etrafa bakındı. Kimsecikler yoktu. Demek ki istese karşı tarafa geçebilirdi. Ama bunu gündüz gözüyle yapmak delilik olurdu. "En iyisi geceyi beklemek" diye düşündü. Hem belki Samira bugün gelirdi de, bütün bunlara gerek kalmazdı. Öyle de yorgun ve uykusuzdu ki, şimdi yapılacak en güzel şey açık havada temiz bir uyku çekmek olacaktı. Çünkü gece sınırdaki korku ve heyecan dolu macera tahmininden uzun sürmüş, sabaha karşı ancak eve dönebilmişti. Zavallı anneciği, son günlerde Ali'deki bu değişiklikten nasıl da endişe duyuyor, ancak onu incitecek bir şey söylemekten hep çekiniyordu. Ah, Samira'dan bir hayırlı haber alabilse, o zaman her şeyi annesine anlatacak, belki de ona Suriyeli bir gelin müjdesi verecekti. Fakat nerede o günler! *** Zahit aynanın karşısına geçmiş, bir yandan tıraşlı yüzüne bakıyor, bir yandan da yeni giydiği beyaz gömleğin kol düğmelerini takıyordu. Bu akşam düğünde dikkat çekmek, yakışıklı görünmek istiyordu. Eh, ne de olsa artık dul bir erkekti. Pos bıyıklarını tararken, aynadan gördüğü Samira dikkatini çekti. Başını dizlerine koymuş üzgün bir halde oturuyordu. -Kalk sen de hazırlan haydi, dedi. Beraber gideceğiz düğüne. Bu kılıkla gelmeyeceksin herhalde! Samira başını kaldırıp üvey babasına baktı. -Sen git baba, ben sonra gelirim. -Olmaz, dedi Zahit. Beraber gideceğiz. Gözümün önünde olacaksın. Samira isteksizce kalkıp hazırlanmak üzere odasına geçti. *** Ali üzgün ve dalgın bir halde pencereden dışarı bakıyordu. Samira bugün de gelmemişti. Kafasına koyduğu planı uygulamaktan başka çare yoktu. Harekete geçmek için havanın biraz daha kararmasını bekleyecekti. Artık Samira'dan başka, ona ulaşmaktan başka hiçbir şey düşünemiyordu. Kaç gündür annesinin sorularını cevapsız bırakıyor, derin bir sükunetin, esrarlı bir ruh halinin içinde kaybolup gidiyordu. Bir süre oğlunun dalgın haline bakarak iç geçiren Hatice, masanın üstündeki kitabı fark ederek eline aldı. Ali son günlerde bu kitabı elinden düşürmüyordu. Kitabın sayfalarını karıştırırken, bir anda güzel bir kız fotoğrafı ile göz göze geldi. Bir süre baktığı bu esrarengiz kızın yüzüne parmaklarıyla yavaşça dokundu. -Yavrum, Ali'm, diye söylendi. Seni yaşadığın hayattan koparan, derin düşüncelere salan bu kız ha? Ali başını çevirip annesine baktı: -Beni hayata bağlayan o güzel kız ana. Adı Samira... Kalkıp kapının arkasında asılı duran ceketini alarak, -Ben biraz dolaşacağım, dedi. Geç kalırsam merak etme tamam mı? -Geç kalırsan merak edeceğimi biliyorsun Ali. Beni merakta bırakma. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.