Düğün töreninin ilk ayağı Ras'el-Ayn'da başlamıştı. Şakir Ağanın ailesinden ileri gelen, töreyi bilen beş kadın, tören için kapattıkları tarihî bir hamamda gelini yıkarken, sekiz-on kadar genç kız da tef çalarak eğleniyordu. Kız tarafını temsilen kimse olmadığı için, geline eşlik etme görevini arkadaşı Züleyha üstlenmişti. Kadınlardan biri banyo suyuna bir şişe gül suyunu katarak karıştırdı. Bu suyla Samira'yı baştan ayağa yıkarlarken, bir yandan da birbirlerine gelinin güzelliğini öven sözler söylüyorlardı. Banyo faslı bitince, havlu ile sardıkları Samira'yı bir sandalyeye oturttular. Kadınlardan biri Samira'nın uzun siyah saçlarını tararken, bir diğeri örük yapmaya başladı. Başka bir kadın ise, önceden hazırladığı bir şekeri gelinin ağzına verdi. İnanışlarına göre gelin bu şekeri bir müddet ağzında tuttuktan sonra kime verirse, ilk evlenen o olacaktır. Bu yüzden bütün genç kızlar Samira'nın önünde kümelenmiş, -Bana ver, bana ver! diye gülüşerek bağrışıyorlardı. Samira ağzından çıkardığı şekeri bir kenarda sessiz sedasız duran Züleyha'nın ağzına uzatırken gülümsedi. Bu, yaşadığı derin üzüntülerden sonra ilk tebessümüydü. Şekeri ağzına alan Züleyha da aynı sıcaklıkta bir tebessümle karşılık verdi arkadaşına. Diğer kızlar Züleyha'ya vurarak tebrik ettiler. *** Ertesi gün. Ali sınıra bakan yamaçtaki kır çeşmesinin başında oturmuş, hüzünle sınır ötesine bakıyordu. Bu defa ne güttüğü sürü vardı civarda, ne de ona "Muhabbetle Ali" diye seslenen güzel Samira... Yapayalnızdı. Son birkaç haftada yaşadığı inanılmaz olayları kare kare aklından geçirerek Samira'yı düşünmenin mutluluğu ile gönlünü avutmaya çalışıyordu. Fakat bu avuntu da fazla uzun sürmedi. Bir anda Betiha köyünden yükselip kendisine kadar gelen coşkulu davul-zurna sesleri, "Samira evleniyor!" diye haykırıyordu âdeta. Samira'yı beyaz gelinlik içinde bir adamın kolunda giderken hayal etti, içi sızladı. "Böyle mi olacaktı bu aşkın sonu?" diye dertlenerek başını dizlerine koyup hıçkıra hıçkıra ağladı... *** Zahit'in evinin önü oldukça hareketliydi. Gelini götürecek araba süslenmiş, kapı önünde bekliyor, etrafta sürüyle çocuk gelini görmek için sabırsızlanıyordu. Sokakta davul zurna çalarken, gençler de halay çekip türkü söylüyordu. Samira çocukluktan genç kızlığa kadar senelerini geçirdiği bu evde son dakikalarını yaşıyordu. Kadınlar bohçalarını alıp çıkarken, gelinin duvağını giydirme görevini Züleyha üstlendi. Nihayet kapı açıldı ve yüzü duvakla örtülü gelin ile kadınlar çıkarak arabaya bindiler. Birkaç genç havaya ateş ederek gelinin yola çıktığına işaret ettiler. Araba klakson çalarak giderken, çocuklar da peşinden koşturdular. Kalabalık Şakir Ağanın evine doğru akarken, Zahit'in evi yeniden ıssızlığa büründü. > DEVAMI YARIN