Sevgi konuşurken utanıp kızarıyordu!

A -
A +

Şeyma'nın "Yengem arıyor" sözü ile heyecanlanan Nebahat Hanım ile Mümtaz Bey, merakla yerlerinden kalkıp telefonla konuşan kızlarının yanına geldiler. -Alo yenge? Günaydın yengeciğim. Hayırlı haberlerin vardır inşallah... Nebahat Hanım sabırsızlıkla Şeyma'nın kolunu dürttü: -Ne diyor kızım, ne diyor? -Bir dakika anne! Evet yenge, dinliyorum. Hı hı... Evet. Peki hiç konuştu mu?.. Anlıyorum. Tamam yengeciğim, biz de birazdan çıkacağız evden. Bir saate kadar orada oluruz inşallah. Görüşmek üzere! -Söylesene kızım ne dedi? Nasılmış Sinan? -Çok şükür iyiymiş anne. Normal odaya almışlar. -Konuşmuş mu? Bir şey söylemiş mi? -Hayır henüz konuşmamış, ama durumu iyiymiş. -Haydi hazırlanın da gidip kendi gözlerimizle görelim, dedi Mümtaz Bey. *** Telefonu çantasına koyan Sevgi, Sinan'ın yanı başındaki sandalyeye oturarak bir müddet yüzüne baktı. Göz kapakları hafif aralı bir halde hareketsiz yatıyordu. Uyuyup uyumadığı belli değildi. Sevgi, sanki Sinan kendisini dinliyormuş gibi konuşmaya başladı. Konuşurken arada bir utanıyor, kızarıyor, ellerini birbirine geçirip, şekilden şekle sokuyordu. -Biliyor musun, ben her gece seni düşünerek uyuyordum. Sen benim 'Beyaz Atlı Prens'imdin. Rüyamdın... Hâlâ da öylesin. Bu... Yani bu benim için rüya gibi bir şey. Senin uyandığın gün bitecek olan bir rüya... Bir müddet sustu. Sonra tavana bakarak, sanki gökyüzünü görüyormuş gibi konuşmaya devam etti: -Seni sevmek, yıldızları sevmek gibi. Erişemeyeceğini bilirsin, ama yine de seversin. Sanki uzansan dokunacaksın, ama bu imkânsızdır, çünkü o çok uzaktadır. Tekrar Sinan'ın yüzüne baktı. Hiçbir tepki yoktu. Konuşmaya devam etti: -Ben çocuk yuvasındayken, geceleri herkes uyuduktan sonra yatağımda oturup şehrin ışıklarına bakardım. Ve şöyle düşünürdüm: Benim âşık olacağım kişi şu an hayatta ve bir yerlerde. Acaba kim ve nerede?.. Şu ışıklardan biri acaba onu mu aydınlatıyor?... Sonra aya bakardım. Ve yıldızlara. "Her nerede ise, o da bu ayı, bu yıldızları görüyor" derdim. Gözlerimi ayıramazdım yıldızlardan. Sevgi duygulanmış, gözyaşlarına mani olamamıştı. Burnunu çekerek, ağlamaklı sesiyle konuşmayı sürdürdü: -Uyandığın gün ben olmayacağım yanında. Kendine iyi bak olur mu?.. Yürürken dikkatli ol. Bir daha hasta olursan sana kim bakar? Kim yüreğindeki bütün enerjiyi verir sana iyileşmen için?.. Düşünüyorum da, iyi ki kan vermişim sana. Ömür boyu damarlarında benim kanım dolaşacak. Sevgimi taşıyacak hücrelerine. Sen bilmesen de, benden bir şeyler olacak içinde. Bu bana yeter. Sen artık kiminle istiyorsan onunla mutlu ol. Ben hiç olmadığım kadar mutlu oldum yanında. Arkasında bir ses duyan Sevgi, irkilerek geri dönüp baktı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.