Sevgi, Hikmet Amcanın anlattıklarından duygulanmıştı. Göz pınarlarını zorlayan yaşlara engel olmak için kalkıp tabakları toplamaya başladı: -Aman be Hikmet Amca! Salya sümük ağlatacaksın beni şimdi, diye kızdı. Gülmeye çalışarak çekirdek paketini gösterdi: -Bak, senin sevdiğin çekirdekten aldım bugün. Sofrayı toplayayım, çayla beraber çitleriz ha? -Çitlemezsen şaşardım, diye takıldı Hikmet Amca. Beni de alıştırdın o merete. Sigarayı bıraktık, halt ettik sanki!.. *** Sabahın erken saatlerinde Üsküdar İskelesi yine insanlarla dolup dolup boşalıyordu. İşe geç kalma korkusuyla kahvaltı yapmadan evden çıkan Sevgi, taburesine oturmuş tostunu yiyordu. Bir ara iskelenin giriş kapısına doğru bakınca, gözleri birine dikkat kesildi. Ağzındaki lokmayı çiğneme hareketleri yavaşlamıştı. Şaşkınlıkla yerinden kalktı. İlk müşterisi olan o yakışıklı genç yine kendisine doğru geliyordu. Eli ayağı dolaştı birden. Tostu nereye koyacağını bilemedi. Aceleyle ağzındaki lokmayı yutmaya çalışırken, tezgâhın önüne gelen genç adam; -Günaydın, diyerek gazete tomarına uzandı. -Gü... Günay... Günaydın... Lokma boğazından geçmediği için sesi boğuk çıkmıştı. Zorlanarak lokmasını yutup, boğazını temizledi. Daha düzgün konuşmaya dikkat ederek; -Günaydın! diye tekrarladı. Gazetesini alan genç adam, belli belirsiz bir gülümseme ile Sevgi'ye bütün para uzatarak üstünü beklemeye koyuldu. Sevgi heyecan ve panik halinde para hesabı yaparken, adam da saatine ve iskeleye bakarak kalkmak üzere olan vapura yetişme hesabı yapıyordu. Sevgi nihayet para hesabı yapmayı bitirmiş, bozuk parayı gitmekte acele eden gencin avucuna bırakmıştı. Parayı bırakırken eli adamın eline değmiş, heyecandan kıpkırmızı kesilmişti. Adam hiç oralı olmadan parayı cebine koyarak aceleyle uzaklaştı. Ardından bakan Sevgi; -Vaovv! diyerek derin bir nefes aldı. Sonra bir kenara oturttuğu oyuncak kedisine dönerek sevinç ve heyecanla sordu: -Garfi, hatırladın mı onu?.. Hani dün de aynı gazeteden almıştı. Bak yine aynı koku, aynı parfüm. Sence her sabah geçer mi buradan? Her sabah bizden alır mı gazetesini? Saatine bakarak adamın kaçta geçtiğini ezberlemeye çalıştı. Saat sekiz buçuktu. Düşündüğü şeyin doğruluğunu anlamak için 24 saat daha beklemesi gerekiyordu... > DEVAMI YARIN