Sinan hiçbir tepki vermiyordu

A -
A +

Sinan'ın yattığı odanın kapısı yavaşça açıldı ve Sevgi başını uzatıp içeri baktı. Sinan uyanıktı. İçeri girip kapıyı kapadı. Kucağındaki eşyaları koltuğun üzerine bırakıp, yatağın başucuna geçti. Sinan boşluğa bakıyordu. -Merhaba... Sinan'ın hiçbir tepki vermediğini görünce, onun gözleri hizasına eğilerek yüzüne baktı. Sonra yanındaki sandalyeyi çekip karşısına oturdu. -Kadere bak, diye söylendi. İki gün öncesine kadar seni bir saniye daha fazla görebilmek için çıldırıyordum. Ama şimdi?.. Bu, bu olağanüstü bir şey! Ama ben... Ben acı çekmeni istemiyorum. Gerçekten... Sağlıklı olmanı ve... Ve her zamanki gibi bayie gidip gazete almanı istiyorum. Bu sırada içeri girmiş olan hemşire şaşkın bir halde Sevgi'ye bakarak yaklaştı: -Sen... Sen onu gazete almaya mı gönderiyorsun?!.. Sevgi elinin tersiyle burnunu silerek gülümsedi: -A! Şey... Bu bizim aramızda şifre gibi bir şey... Hafızasına yardımcı olmaya çalışıyordum. Hemşire "anladım" gibilerden bir mimik yaparak gelip serumu kontrol etti. -Serum az kalınca bana haber ver, yenisini takacağım. -Tabii hemşire hanım, haber veririm. ??? Sinan'ın ailesi Çamlıca'daki evde kahvaltıdaydı. Şeyma, dalgın ve isteksiz yiyen anne-babasını ikaz etti: -Ağabeyimin durumu iyiye gidiyor. Artık daha neşeli olmamız gerekmez mi baba? -Haklısın kızım. Beni düşündüren şu sözlü kız meselesi. Deli oğlanın yaptığını görüyor musunuz? Sanki ne halt ettiğini baştan açık açık söylese olmaz. Sürprizmiş! Gel çık şimdi işin içinden. -Canım efendim ne var bunda kafanı takacak, diye söylendi Nebahat Hanım. Ben o konuyu hiç düşünmüyorum bile. Nasıl olsa bugün yarın her şey ortaya çıkacak. Önemli olan, çocuğun eski sağlığına kavuşması. Hayırlısı ile bir ayağa kalksın, kimin elinden tutarsa başımız gözümüz üstüne. -Ben yengemi çok sevdim anne. Baksana nasıl çırpınıyor abim sağlığına kavuşsun diye. Ya öteki? Kim bilir neyin peşindeydi, şansını denedi, olmadı. -İçinizde ikisini de gören sadece benim, dedi Mümtaz Bey. Sizin görmediğiniz kız sanki daha üst tabakadan, yüksek tahsilli, daha bir kendine güveni olan bir kızdı. Sinan'ın ayarında biri. Ama sinirli ve problemli birine benziyordu. Oysa diğeri, yani sizin de tanıdığınız, daha alt tabakadan, fakat daha sevecen biri. Böylesi daha fedakâr, kanaatkâr ve sabırlı olur. Eşini mutlu eder. Eğer iyi bir aileden geliyorsa, Sinan'ın tercihi de ondan yana ise, neden olmasın? -Üstelik Sinan'a çok düşkün. Çok da merhametli. -Evet anne, dedi Şeyma. Abim kaza geçirdiğinde o yanında olmasaydı, Allah korusun, kim bilir neler olurdu? Kan bile vermiş o sıska haliyle. -Yine de bizim için her ikisi de birer soru işareti. Haklarında edindiğimiz intibaın dışında hiçbir bilgi yok. Hayırlısı ile oğlan bir kendine gelse. -İnşallah bey, inşallah. Bu sırada Nebahat Hanımın cep telefonu çaldı. Şeyma telefonu kaptığı gibi sevinç çığlığı attı: -Yengem arıyor!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.