Samira'nın başka biriyle evleneceği haberi Ali'yi şok etmişti. Buna izin veremezdi. Bir şeyler yapmalıydı, ama ne? Alelacele çareler üretmeye başladı: -Gel beraber kaçalım buradan! dedi heyecanla. Samira merakla Ali'nin gözlerinin içine baktı: -Nereye? -Nereye olacak, Türkiye'ye! Gerçek vatanına. -Ah Ali! Türkiye benim rüyam. Sen benim hayalimsin, dünyamsın. Fakat ya yakalanırsak? -Başka çare mi var Samira? Hem, herkes düğünde, kimse fark etmez. Samira bu heyecan verici teklifi düşünürken, birden dış kapı pat diye açıldı ve Zahit içeri daldı: -Vay ırz düşmanları vay! Bu ani baskınla neye uğradığını şaşıran Samira korkudan çığlık atarken, Ali de onu korumak için önüne geçmişti. Zahit doğrudan duvarda asılı duran tüfeğe hamle yaptı. Ali panikle üzerine atlayıp arkadan ona sarılarak kollarını sıkıca kavradı. -Samira kaç! diye bağırdı. Samira panik halinde ne yapacağını, ne tarafa gideceğini bilemezken, bu sefer de Salim girdi dış kapıdan. Aceleyle belinden tabancasını çekip Ali'ye doğrulttu: -Kıpraşma deyyus! Ali çaresiz bir halde Zahit'i bırakarak ellerini havaya kaldırdı. Salim onu yakasından kavrayıp, tabancayı ensesine dayayarak kapıya doğru sürükledi: -Şakir Ağanın namusuna göz dikmenin cezasını çekeceksin. Sen kıza mukayyet ol Zahit. Ben bu ırz düşmanını karakola teslim edip geleceğim. Karakol lafı Ali için her şeyin bittiği anlamına geliyordu. Göze aldığı risklerin içinde en kötüsüydü. Neler olabileceğini düşünmek bile istemiyordu. Samira birden feryat ederek Ali'ye doğru atıldı: -Hayır! Hayır, karakola götürmeyin onu ne olur! Bırakın gitsin!.. Zahit kıza okkalı bir tokat atarak yere serdi. -Kes sesini, geberteceğim seni sürtük! Düştüğü yerden dizlerinin üstüne doğrulan Samira başını kaldırıp ağlayarak kapıya doğru seslendi: -Hayır Ali, hayır!... Götürmeyin onu ne olur!... Salim tarafından iteklenen Ali başını çevirerek son kez Samira'ya baktı. Gözlerinden yaş, burnundan kan akıyordu. Yüreğini orada bırakarak gecenin karanlığında bir meçhule doğru gözden kayboldu. *** Hatice endişeyle pencereden karanlık sokağa bakarak oğlunun dönmesini bekliyordu. Vakit gece yarısını geçeli saatler olmuştu. "Allah Allah... Nerelere gitti bu oğlan?" diye düşündü. "Hiç bu vakte kalmazdı. Ben şimdi nereye bakayım, kimden sorayım? Ya Rabbi, yavrum sana emanet!.." > DEVAMI YARIN