Tezgâhın önünde dikilen birini fark edince heyecanla başını kaldırıp baktı. Komşu dükkanın tezgâhtarı Dilek, ellerini koynuna koymuş tebessümle kendisine bakıyordu. -Nasıl gidiyor? Tanıştın mı seninkiyle? Sevgi doğal ve utangaç bir halde gülümsedi: -Şey, biz sözlendik, yakında nişanlanacağız... Sevgi'nin melankolik aşkını sahiplenme duygusuyla verdiği "biz yankında nişanlanacağız" cevabı tezgâhtar kızı şaşırtmıştı. İnanmayan gözlerle Sevgi'yi tepeden tırnağa süzdü. -A, çok sevindim. Çok hızlısın. Ne zaman görüşüp konuştunuz kız? Sevgi, her zamanki utangaç haliyle, hayalini kurduğu sahneleri sanki yaşıyormuş gibi konuştu: -Şey... Biz... Dışarıda görüşüyoruz, yani geceleri... Ay ışığında, sahilde dolaşıyoruz. Geçen gece bana evlenme teklif etti. -Vay! Çok romantik. Adı ne? Sevgi bocalamaya başladı: -Adııı.... Şey... Ne cevap vereceğini düşünürken birden onu gördü. Her zamanki gibi elinde çantasıyla yakışıklı müşterisi bayie doğru geliyordu. Panik ve aceleyle kızı başından savmaya çalıştı: -Geliyor! Geliyor! Git hadi git, sonra konuşuruz. Kız merakla yaklaşan gence bakarak uzaklaştı. Sevgi bugün meçhul prensini oyalayacak bir plan hazırlamamıştı. Nasıl olsa yaptığı bütün planlar fiyaskoyla sonuçlanıyordu. En iyisi doğal akışına bırakmaktı. Her zamanki aceleci tavırlarıyla kendisine yaklaşan adama dikkatle bakarak yüzünü iyice ezberlemeye çalıştı. -Günaydın, dedi adam hafif bir tebessümle. Bu sürpriz "günaydın" Sevgi'yi heyecanlandırmıştı. Çekingen bir ifadeyle; -Günaydın, diye fısıldadı. Tezgâhın üstünden gazetesini alıp koltuğunun altına kıstıran genç adam ceplerini karıştırarak bozuk para aradı. Bulamayınca iç cebinden cüzdanını alıp bütün para çıkararak Sevgi'ye uzattı. Sevgi titreyen eliyle parayı alıp kasaya koydu. Üstünü hesaplayarak bozuk paraları adamın avucuna bıraktı. Adam cüzdanını cebine koyarken her zamankinden biraz daha sıcak bir tavırla Sevgi'ye bakarak, -Teşekkür ederim, dedi. >DEVAMI YARIN