Yalçın, Sevgi'yi kolundan yakaladı

A -
A +

Sevgi, düşürdüğü çekirdek paketlerini yerden toplayarak Yalçın'ı tersledi: -Ne oyunu be, neler saçmalıyorsun sen? -Her şeyi biliyorum, dedi Yalçın. Boşuna saklama. Hikmet Amcaya söylediklerini duydum. Kaza geçiren adamın ailesine çok güzel bir hikâye anlatmışsın. Ama istersen bütün bildiklerimi unutabilirim. -İyi, unut o zaman! Yalçın, gitmeye yeltenen Sevgi'yi kolundan yakaladı: -Öyle unut demekle unutulmaz ki güzelim. -Ne yapayım, kafanı mı kırayım unutman için? -Cık cık cık... Böyle sözler hiç yakışmıyor senin gibi güzel bir kıza. Haydi vur o kadar istiyorsan. Senin vurduğun yerden gül biter güzelim. -Bak, bana ikide bir güzelim deme tepemi attırıyorsun. Nereden güzelin oluyormuşum senin? -Olmanı istiyorum. Bunun için buradayım. Aşkıma karşılık verirsen, bildiğim her şeyi unuturum. Söz! Yeni doğmuş bir bebek gibi yeniden başlarım hayata. Ama bu katır inadına devam eder de beni kızdırırsan, o zaman olacaklardan ben sorumlu değilim. Sevgi Yalçın'a yaklaşarak kızgın bir ses tonuyla fısıldadı: -Sana bir şey söyleyeyim mi? Bir şey bildiğini sanıyorsun ama hiçbir şey bilmiyorsun! Bir daha seni etrafımda görürsem, polise şikâyet ederim! Şimdi ya hemen defolup gidersin, ya da şu karşıdaki polislere anlatırsın derdini, anladın mı? Yalçın, Sevgi'nin gösterdiği tarafa bakınca, hastane kapısında birkaç polisin beklediğini gördü. Polislerle uğraşmayı göze alamamış olacak ki; -Peki, dedi. Sen kazandın. Ama şimdilik. En kısa zamanda yine görüşeceğiz. Söylediklerimi düşünürsen iyi olur... ??? Hande, Boğaz manzaralı otelin balkonunda telefonla konuşuyordu: -Moralim çok bozuk anne. İşler umduğum gibi gitmedi. Gelince anlatırım. Yok, bu gece buradayım. Henüz karar vermedim. Tamam. Babama bir şey söyleme. Yarın ararım tamam mı? Hadi anneciğim öptüm. Hoşça kal. Telefonu kapatıp masanın üstüne bıraktı. Bir sigara yakıp, Boğazı seyrederek düşüncelere daldı: "Sinan gerçekten başka bir kızla mı sözlendi, yoksa işin içinde başka bir iş mi var? Bunu çözmeden buradan gidemem. Sinan'la mutlaka konuşmam lazım!.." Telefonu çalınca düşüncelerinden sıyrıldı. Arayan Çetin'di. -Merhaba Çetin! -Merhaba! Gitmedin değil mi? -Yo, İstanbul'dayım. Sana veda etmeden gider miyim? -Sinan'ın durumunu merak ettim. Dün telefonda anlattığın şeyler neydi öyle? Kafama takıldı. -Kafaya takılmayacak gibi değil ki. Ben de işin içinden çıkamadım. -Eğer uygunsan akşam yemeğine davet edeyim seni. Konuşuruz. -Konuşmaya öyle ihtiyacım var ki Çetin. Tek başıma düşündükçe kafayı yiyeceğim inan. Oteldeyim, gelip alır mısın? -Elbette, geliyorum... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.