Yalçın, tehlike arz ediyordu!

A -
A +

Saat gece yarısını geçmiş, hastaneye derin bir sessizlik hakim olmuştu. Sevgi, hemşire odasındaki koltukta dalgın bir halde çekirdek çitliyor, Yalçın'ın söylediklerini düşünüyordu. Belli ki Sevgi'nin attığı her adımdan haberi vardı. Sevgi her ne kadar onu ciddiye almamış gibi davransa da, aslında Yalçın'ın ne büyük tehlike arz ettiğinin farkındaydı. Onun, Sinan'ın ailesine her şeyi anlatması felaket olurdu. Belki de ondan önce davranıp, kendisi anlatmalıydı. Fakat her şey bu noktaya gelmişken, "Ben sizin gelininiz değilim. Oğlunuz beni tanımaz bile. Onu uzaktan tanıyor ve seviyordum. Geçirdiği kazaya şahit olunca fırsatı değerlendirdim ve sözlüsünün yerine geçtim" diyebilir miydi? "En iyisi Sinan kendine gelince sessiz sedasız ortadan kaybolmak" diye düşündü. Sevgi bu düşünceler içindeyken, Pınar Hemşire iki bardak çayla içeri girdi, birini Sevgi'nin yanındaki sehpaya bıraktı. -Eveeet, çay saati. -Teşekkür ederim. Hemşire yerine oturarak söylendi: -Bu kadar çekirdek mideni bozmasın? -Yok, dedi Sevgi. Ben düşünürken farkında olmadan çitliyorum. Alışkanlık işte. Hemşire çayını karıştırarak; -Stres yapma, dedi. Nişanlın iyileşecek. -Hâlâ yoğun bakımda ama. Doktor bugün normal odaya alınacak demişti halbuki. -Yarın sabah çıkacak yoğun bakımdan. Az önce doktor bey gitmeden kontrol ettik. Oldukça iyi görünüyordu. Sevgi heyecanla atıldı: -Uyanık mı? -Daha çok uyuyor. Uyansa bile bir süre tanıma problemi yaşayabilir. Doktor bey öyle söyledi. -Belki beni hatırlar. Ben hafızasının düzelmesine yardımcı olabilirim. -İnşallah. Hele bir sabah olsun da. Sevgi kalkıp hemşirenin yanına geldi. Boynunu bükerek mahcup bir şekilde gülümsedi: -Şey, Hemşire Hanım... Acaba diyorum, acaba beni onun yanına götürebilir misiniz? -Ne zaman, şimdi mi? -Evet. Ortalıkta kimse yok, ne olacak ki. Sadece görmek istiyorum. Hemşire, "olmaz" gibilerden başını salladı: -I ıh... Yasak! -Hadi ama... Gecenin bu saatinde yasak mı olur? -Burada yasağın saati yok. Yasak yasaktır. Hem sabaha ne kaldı canım, yat uyu şuracıkta. -Anlaşıldı, diye sitem etti Sevgi. Sen hiç sevmemişsin. Sevseydin halimden anlardın. Nişanlım ölümle hayat arasında ince bir çizgide. Ne olurdu sanki iki dakika görüp çıksam? Bu serzeniş hemşireye dokunmuştu. Üzüntüyle Sevgi'ye baktı. Bir müddet düşündü ve sonra ayağa kalkarak; -Pekala, dedi. Gel benimle... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.