KDV iadesi ne bir teşvik, ne de sermayeden zarardır!..

A -
A +

Ne zaman KDV iadesi konusu gündeme gelse ya da bu soruna ilişkin bir panel düzenlense, Vergi İdaresi yetkililerinin sorunların kaynağına inip hal yollarını bulmak yerine, hemen karşı taarruza geçtiğini görürsünüz. Siz de böylece, Bakanlığın KDV iadesine bakışını daha yakından öğrenmiş olup, asgariden şu üç hususu tespit edersiniz: ¥ KDV iadesi, adeta yolunan kazların tüylerinin iadesi gibidir. ¥ Matrah farkından müsamaha kârdan zarardır. KDV iadesi ise sermayeden zarardır. Sermayeden zarara katlanmak asla mümkün değildir!.. ¥ Vergi dairesi personeli üzerinde güvenlik güçleri operasyon baskısı ve korkusu vardır. (Sn. Tantan'ın kulakları çınlasın!) Evet, Bakanlık yetkililerinin KDV iadesine bakışı aynen böyledir. Sizi bilemiyoruz, ama biz aşağıdaki gerekçelerle öyle düşünmüyoruz. Bir kere, yolunan kazların tüylerinin iadesi, bu olayımıza uymaz. Çünkü, KDV iadesi bir teşvik değil, ve indirim yoluyla giderilemeyen vergilerin düzeltme yoluyla hak sahiplerine ödenmesini sağlayan bir yöntemdir. Bu misal, kayıt dışını daraltmak adına kayıtlı ekonominin feveranını temsil eder. Dolayısıyla, haksız ve yersiz yere olmamak üzere bu iade çok seri bir şekilde yapılamazsa ihracat da olmaz. Ya ne olur? Önce döviz darboğazı, sonra devalüasyon olur. Diğer taraftan, KDV iadesini sermayeden zarar olarak görmek sureti katiyetle mümkün değildir. Bilakis sermayeyi artıran bir unsurdur. İhracat gelirlerinin artmasına paralel olarak vergi gelirleri de artacaktır. Eğer ihracatta KDV iadesinin önü tıkanırsa, sapla saman ayrılmadan hepsine sahteci-hayalici gözüyle bakılırsa bu ihracat nasıl artacaktır? İhracatçı yüklendiği KDV'yi seri bir şekilde ve en düşük maliyetle geri alamazsa bu yüke nasıl katlanacaktır? Neden KDV iadesi rakamları ilgili dönem bazında açıklanmaz? Yıl bazında yapılan ihracat ve o yıla ilişkin KDV iadesi mukayeseli olarak açıklanmadan doğru bir yorum yapılamaz. Yapılan yorumlar askıda kalır... Mesela, 2001 yılında yapılan 1.691.953 milyar TL tutarındaki katma değer vergisi iadesi bize bir fikir vermekten uzaktır. Zira, bu rakamın ne kadarı hangi yıl/yıllara aittir? Ne kadarı haksız ve yersiz yere iade edilmiştir? Bütün bu istatistiki bilgiler olmadan toptancı bir görüşle ihracat sektörüne şüpheyle bakmak, onları hayalici, sahteci olarak niteleyerek kamuoyuna takdim etmek doğru değildir. Bu durum, tabiri caizse binilen dalın kesilmesi gibi bir şeydir. Kaldı ki, bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizden çıkmanın yolu ihracattan geçmektedir. Zira, ihraç olunamayan malın üretimi de olmayacağı gibi fazla bir değeri de yoktur. Gelelim şu malum operasyonların (!) vergi dairesi personeli üzerinde korku ve baskı oluşturmasına... İşte bu noktada Bakanlık yetkililerini mazur görmek mümkün değildir. Çünkü, Bakanlık bu konuda, hangi düzeyde olursa olsun hiçbir personeline destek vermemiş, onları yalnız bırakmıştır. Onlar da haliyle ileride başımıza bir şey gelir endişesiyle daha az sorumluluk, daha az iş yüklenmenin yollarını aramışlardır. Tutuklananların hemen tamamı beraat etmesine rağmen iade-i itibarlarında zorluk çekmişlerdir. Sonuç olarak Vergi İdaresinin; ¥ Personelin üzerindeki bu korku ve baskı şalını çekip-alıp onlara güvence vermediği, ¥ İhracatı hayali, ihracatçıları sahteci olarak gördüğü, ¥ KDV iadesini sermayeden zarar olarak algıladığı, sürece, ihracatta katma değer vergisi önündeki sorunları çözmek adına daha nice 84 no'lu tebliğlere ihtiyaç duyulacaktır!.. Umarız, masanın iki tarafını bilen sayın Unakıtan'ın bakanlığı döneminde bu tersinden algılama sorunu çözüm bulur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.