AB ve ABD!..

A -
A +

Türkiye'nin en büyük zorluğu bu ikisinden birini seçecek durumda olmamamızda yatar!. En akıllı atasözlerimizden biridir: İki karpuz bir koltuğa sığmaz derler!.. Doğru olmasına doğrudur ama biz uzun bir süre için bu iki karpuzdan ne birinden ne ötekinden vazgeçecek durumda değiliz. Halen ne yardan ne de serden vazgeçemiyoruz! Ama biz Avrupalıyız.. Yıllar, asırlar boyu hep Batı'ya doğru yönelmişiz. Atatürk ölüm yatağında bile Celal Bayar'a "Şunu bunu bırakınız Batı cihetini tarassuda devam ediniz!..." dediğini bizzat rahmetli Celal Bayar'dan duymuşumdur. Evimde çok önemli bir Avrupalı dostumun hediyesi 1500'lü yıllarda Fransa'da kazılmış çok eski bir Gravür-Avrupa haritası var. Oradaki sınır çizgisinin bir tarafında "Germania.." öbür tarafında "Turchia" diye yazıyor. Bunu ikide bir tarih bilmez, coğrafyadan anlamaz Avrupalılardan biri çıkar yine, "Türkiye Avrupa'nın neresinde?" diye sorar da öğrensinler diye yazıyorum. *** Avrupa Birliği fikri tarih boyunca çok denendi. Hiçbiri başarılı olamadı. Ama şunu da hemen söyleyelim ki, hiçbiri şimdiki gibi sona bu kadar yaklaşmamıştı. Bakarsınız bu sefer "maya" tutar, AB bir hayal olmaktan çıkar, bir gerçek olur!.. Biz ülke ve devlet olarak 1959'lardan beri bu yolun yolcusuyuz!... Aradaki kesintilere, vizyonu kıt kaprisli kararlara rağmen bugünlere kadar geldik. 3 Nisanda müzakerelere başlama hazırlıkları yaparken anlaşılmaz bir rehavete kapıldık. Kıbrıs şartına takıldık. Doğrudur AB'ye gireceğiz diye ne Kuzey Kıbrıs'tan ne de Türkiye'nin Akdeniz'de tek savunma kalkanından vazgeçemeyiz!.. Biz AET'ye ortak olduğumuzda Zürich ve Londra anlaşmaları ile kurulmuş ve Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından varlığı garanti altına alınmış, bir Kıbrıs Devleti vardı. Arada olan oldu. 1974 Barış Harekatından sonra Ada ikiye ayrıldı. Rumlar Güneyde, Türkler Kuzeyde yönetimlerini kurdular. Hatanın başlangıcı Birleşmiş Milletler'in Rum tarafını tanıyan bir kararı almasından başlar. Şimdiki BM Genel Sekreteri Cofi Annan'ın geçen yıl ileri sürdüğü planı Türkler kabul, Rumlar ret etti. AB ise böyle şaibeli bir üyeyi bünyesine almakla daha büyük bir yanlış yaptığını şimdi anlıyor.. Ama Bâde Harabül Basara!... Şimdi harap olan Basra'nın bir hal ile yeniden tanzimine kaldı!. Umarım bir yolu bulunur! *** AB'nin Anayasası imzalandı. Hazırlanmasına Türkiye'den Sayın Mesut Yılmaz da katıldı. Başbakanlığı döneminde AB dönem başkanı sanırım yine küçücük Lüxembourg idi. Çok ağız kavgası yapılmış, kavgaya karşı taraftan Kohl de katılmıştı. Şimdi yine AB dönem başkanı olarak bize geldiğinde Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül ile diplomatik "mücamele"ye hiç de uygun olmayan bir "atışma" olduğunu yazılı, görüntülü medyadan öğreniyor ve üzülüyoruz!.. En dikkatli olmamız gereken bir aşamadayız!. Avrupa Anayasasının yürürlüğe girebilmesi için 25 üye parlamentolarınca 29 Ekim 2006 yılı tarihine kadar onaylanması gerekecektir. Onay işlemleri kimilerinin parlamentolarında, kimi başkalarında ise referandum yolu ile yapılacaktır. Halk oylamasına gidecek olanlar Portekiz, Fransa ve Danimarka'dır. Çek Cumhuriyeti ve Polonya ise hem parlamento hem halkoyuna gideceğini bildirmiştir. *** AB Anayasasına göre "48'inci madde" üyelerden biri hayır diyecek olsa AB Anayasası geçersiz sayılacaktır. Bununla beraber Anayasa metnine son anda eklenen bir deklarasyon ile AB için "Can simidi" görevini yapacaktır. Bu deklarasyona göre 2006 yılının sonuna kadar üyelerin 4/5'i evet derse anlaşma sadece onaylanan ülkeler için yürürlüğe girecek, diğerleri için bir defa daha düşünmek fırsatı verilebilecektir. İspanya kabul etmiştir. Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda mayıs sonunda, Danimarka, Portekiz bu yıl sonunda referanduma gitmeyi karalaştırmışlardır. İngiltere 2006'yı bekleyecektir. Polonya, Avusturya ve diğerleri bir tarih bildirmemişlerdir. Bunların içinde İngiltere ve Polonya halk oylamasında evet diyebileceklerin arasında en kuşkulu olanlardır. Anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra Türkiye ile yapılacak müzakerelerin biraz daha zorlaşabileceğini tahmin etmek zor değildir Hazırlıklarımızı buna göre hızlandırmakta sayılamayacak kadar çok faydalar vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.