Ama Ankara'da yargıçlar var!..

A -
A +

Başlıktan da anlamış ve hatırlamışsınızdır. Vakti ile çok ünlü ve ziyadesi ile güçlü bir Alman imparatoru vardı. Adı Frederic Guillaume idi. Ona tarihte "Büyük Frederic" de derlerdi. İlginç bir adamdı. Bugün adaylık müzakerelerine bir an önce başlamaya can attığımız Avrupa Birliğini daha o zamanlarda silah gücü ile gerçekleştirmeye çalışan bir hükümdardı. Boş zamanlarını Prusya'daki ünlü şatosunda geçirirdi. şatosunun sınırından ufak bir dere geçerdi. üzerinde küçük beyaz bir değirmenin de bulunduğu bu arazinin sahibi de bir yaşlı Prusyalı idi. Kral onun sözünden sohbetinden hoşlanır arada bir değirmenine gider birlikte satranç oynarlardı. Kralın bir gün aklına esti oralarını kendi arazisine katmak istedi. Satın almak için teklifte bulundu. Sahibi "satmam" dedi. Kral, "Ama ben kralım zorla da olsa yine alırım!" dedi. Prusyalı ihtiyar değirmenci diklendi. "Sen Kralsın ama Berlinde de Yargıçlar var!" diye cevap verdi! *** Yargıtay'ın verdiği onama kararından sonra -bütün muhtemel sakıncalarına rağmen- şimdi aramızdan kimileri çıkıp Prusyalı ihtiyar değirmencinin kral karşısında yaptığı gibi siyasetin önünde şapkasını saygı ile çıkararak ve pek haklı olarak "Ankara'da da yargıçlar var!.. İçlerinden birini aldık, Çankaya'da Cumhurbaşkanlığı makamına oturttuk!" diyebiliyorsa sanırım kimsenin onları kınamaya, ortalığı karıştırmakla suçlamaya hakkı olamayacaktır! Zira tam sırası ve yeridir. "Şeriatın kestiği parmak acımazmış!" 3 Kasım seçimlerinin sonuçlanmasından ve tüm seçilenlerin mazbatalarını alıp TBMM kürsüsünde TV kameralarının önünde yemin ederek pembe renkli maroken koltuklarına alımlı çalımlı oturduktan sonra üç vekillik Siirt seçimlerinin tekrarlanması ve Meclis dışında kalan Sayın Başbakanımıza yer açılmış olması hafızalarda pragmatizmin hukuk ve siyaset ile bağdaştırılması zor bir örneği olarak yaşamaktadır! *** Eski Mecelle'de "Sui misal emsal olmaz" denilirdi. Yargıtay kararı, hukuk ve siyaset literatüründe uzun süre tartışılacaktır. Siyasette zorluklar, bunalımlar, onları giderebilecek çözümleri de beraberinde getirirler. Demokrasi, yani Halk İradesi ile yönetilen ülkelerde çare yine halka dolayısı ile parlamentoya gitmekle bulunur. "Hükümetler gelir gider! Ama DEVLET DEVAM EDER!" Bugünkü hükümet tek başına parlamento kararlarını oluşturabilecek bir güçtedir. Tartışmalar kamuoyunda başlamış, taraflar ve halk kendi eğilimleri istikametinde -ne yazık ki, daha şimdiden kendilerini bağlayacak ve dolayısı ile çözümü zorlaştıracak durum ve tutum arkasında sipere yatmış gibidirler. Yazımızın sonunda söylememiz gereken bir düşüncemizi hemen ifade edelim. Uluslararası ekonomik, sosyal, siyasal ve hatta askerî durum Türkiye'nin şu sıralarda bir bunalımdan mutlaka kaçınmasını gerektirecek nezaket ve vahamettedir! Şimdi ne olacaktır? Çeşitli ihtimaller arasında hangisi bugünkü zor durumda bu kördüğümü çözecektir? bilemiyoruz... Bugünkü durumda 3 Kasım 2002 seçimlerini yenilemek, yahut hatalı bir durumu sineye çekerek hatalı statükoyu sürdürmek veya DEHAP'ın geçersiz sayılması gereken oylarını hesaba katmadan Genel Barajı hesaplamak ve parlamentodaki sandalyeleri bu yeni barajın üstünde kalabilecek parti veya partiler arasında dağıtarak yeni bir meclis aritmetiğine ulaşmak gibi ihtimaller demetinden hangisinin tercih edileceğini bilemiyoruz. Ancak halen içinde bulunduğumuz ulusal ve uluslararası konjonktür hangi fikrin ve tercihin sahibi olursa olsun herkesin ama herkesin feragat ve fedakarlık gösterebilmesini gerekli gösterecek niteliktedir! Aslında durumu pek dramatize etmeye de gerek yoktur. Çözüm araştıranların en kolay buluşabilecekleri bir noktada nihayet CHP'den 20, AKP'den ise 40 kadar milletvekili eksilecek yerine yeni ve gerçek barajın üstünde kalabilecek bir partinin zaten seçim kazanmış temsilcileri gelecektir. İktidar partisi rahat bir ekseriyetle hükümet edecek ve iki partiden oluşacak muhalefet güçlenecektir. Bu iktidar partisi için de hem sorumluluğun hem de hükümetin daha da güçlenmesi bakımlarından bir avantaj bile sayılabilir. Herkes bilir ki demokrasilerde, güçlü bir muhalefetten mahrum iktidarların ömrü az olur! Hükümet partisine uzun ömürler dileyerek bu haftaki yazımızı noktalıyoruz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.