Nerede ise yarım asır olacak AB yollarında asıla kasıla dolaşır dururuz! Her duraklamada ya birilerini suçlarız, yahut bir mazeret aramaya çalışırız. 12 Haziran 2006 Katılım Müzakerelerine başlama tarihi olarak tesbit edilmişti. Müzakereler şimdiye kadar bütün genişlemelerde olduğu gibi AB Konseyinin görevlendireceği Komisyon ile Türk heyeti arasında yapılacaktı. Bu görevlendirme olayı daha görkemli olsun diye AB-Türkiye Ortaklık Konseyinin dünkü toplantısında yapılacaktı. Araya bir Rum sineği girdi! Sinek küçüktür ama mide bulandırır. Bu bekleyiş stres ikinci Lüksemburg krizine yol açtı. Birincisi Şansölye Kohl ile Mesut Yılmaz döneminde ve arasında yaşanmıştı. Başbakan Erdoğan'ın üslubuna yaraşır bir beyanı AB'nin 25 üyesinden 24'ünün aklını başına getirdi. ABD de dayatınca Dışişleri Bakanı bir medya buketi arasında kırmızı bir gül gibi uçağına atlayıp toplantıya gitti. Biz Müzakerelere başlanmış saydık! Bundan sonrası artık bir rutin ve takvim sorunudur. Şunu bilmekte ve tekrarlamakta fayda vardır. Ne AB Türkiye'yi dışarıda bırakabilir, ne de Türkiye AB ve ABD'den vazgeçebilir! Dünyada hangi konu olursa olsun, geçmişini bilmeden geleceğini ölçemezsiniz. İçinde yaşadığımız bu olayın steno gibi kısaltılmış bir özetini sunalım... AB'nin tohumu AET'de yatar. 1957'de Roma Antlaşmasının ana fikri savaş sonrasında Almanya'yı kontrol altında tutabilmek idi. Tohum tersine filiz verdi. Almanya daha güçlenmeye başladı. Bunu ilk fark eden Fransa oldu. De Gaulle Alman Şansölyesi Adenauer'i bir devlet başkanı gibi davet etti. Ren'in kenarında dolaşırken nehrin iki yakasındaki iki adam karşılıklı anlaştılar. Alman olanda bilek, Fransız'da da yürek (akıl) vardı?!. İkisi bir oldular. AET, AB'ye dönüşür gibi oldu. Aradan 40 yıl geçti iki ezeli düşman ülkenin hükümetleri ve parlamentoları sanki bir devlet imişler gibi Paris'te Elysee ve Versailles saraylarında ortak oturumlar yaptılar. AET'nin mönüsü çok mütevazı idi. Ama insanın iştihası yedikçe açılırmış. Öyle oldu. Tarihi kadimden beri söylenen bir masal gibi bir hayal allanıp pullanıp ortaya çıkarıldı. 25 Kasım 2004'te Roma Zirvesinde Devlet ve Hükümet başkanları pür velvele AB Anayasasını imzaladı. Geçen yılın haziran sonlarında önce Fransa, sonra da Hollanda referandumdan boylarının ölçüsünü aldılar. Onay işlemleri bir yıl için donduruldu. Belki daha bir süre uzatılacak yahut bir yenisi yapılacak. AB üye sayısı Kıbrıs Rumları dahil 25 oldular. Yakında 27 ve daha sonra da Türkiye ile birlikte 30'u bulacaklar. Daha şimdiden 2026 yılında eğer kısmet olursa AB Zirve Toplantısı İstanbul'da olacak diye söyleniyor! 1957-2006 arası AET-AB gelişmelerine Retrospectif bakıldığında hem bizim hem de muhataplarımız tarafından pek çok hatalar yapıldığını açıkça görmek mümkündür. Biz kendi kusurlarımıza baktığımızda en önemlisinin AB'ye başvurmakta geç kalmamızı açıklıkla görüyoruz. F. R. Zorlu'yu rahmetle anıyorum. AET'nin geleceğini görmüş gibi idi. Çabuk olmamızı, ve özellikle Yunanistan'ı zinhar yalnız bırakmamamızı öğütlerdi. Bir gün "Mecbur muyuz? Yunan'ın peşinden gitmeye diye soracak olmuştum. Bana sert bir karşılık vermişti. "Mecburuz. Yunanistan koşup kazara boş bir havuza atlamış bile olsa sen havuzun boş olduğunu bile bile yine atlayacaksın." Pek aklım almamıştı. Ama aradan yarım asır geçtikten sonra hak veriyorum. Ruhu şad olsun. Efendim bu haftaki yerimiz daralıyor. Sonuç olarak 12 Haziran zirvesindeki başlangıç hayırlı olmuştur. Dönem başkanı Avusturya'nın Hanım Dışişleri Bakanı önceleri bize karşı idi. Akıl ve mantık galip geldi. Krizin aşılmasında büyük gayreti oldu. Önümüzdeki 1 Temmuz'dan itibaren AB'nin dönem başkanlığı Finlandiya, 1 Ocak 2007'den sonra da Federal Almanya'ya geçecek. Bulgaristan ve Romanya'nın AB'ye katılımları da büyük ihtimalle bu sırada gerçekleşecek. Bu dönem sırasında Almanya ile ilişkilerimizi mümkün olabilecek en üst düzeye çıkarabilmek ve katılım müzakerelerini aksatmadan yürütebilmek, hükümetimiz için büyük öncelik taşıyor. Dışişleri Bakanımız Gül'e gülmek daha yaraşıyor! ..... Not: Gazetemizin sahibi Sayın Dr. Enver Ören'e geçmiş olsun diyor ve sağlıklı bir ömür diliyorum.