Avrupa Amerika ikilemi!..

A -
A +

ABD (daha doğrusu Başkan G. W. Bush) aklına koymuş. Saddam'ı vurmak istiyor. Onun şahsında muhtemel ve potansiyel bir uluslararası terörizmi görüyor, önceden saldırıp bu tehlikeyi ortadan kaldırmak istiyor. Başta Türkiye olmak üzere hiçbir Avrupalı müttefik Kosova ve Afganistan örneklerine rağmen bu tutuma katılmıyor. Avrupa ve Amerika ikilemi en belirgin hali ile güne gündeme geliyor.. Bu ikilem, Amerika'nın keşfinden beri, yüz yıllardır çözülemeden sürer gider. Aslına bakarsanız çözülmesinde ne bir fayda ne de şimdilik bir zorunluk yoktur. Avrupa dünyadaki beş kıtadan en yaşlısı ve eskisidir. Görmüş geçirmiş, bilgili, deneyimli insanların yaşadığı bir yöredir. Amerika'ya gelince, Türkler İstanbul'u fethedip Orta Çağ dönemine son verdikleri tarihte henüz coğrafyada yeri bile bilinmiyordu. Şimdilerde Amerikalıların büyük çoğunluğu aslında Avrupa'dakilerin ahfadı, akrabası görünümünde veya durumundadırlar. Geleneksel olarak "WASP" kısaltması ile tanımlanan beyaz ırktan, Anglo-Sakson kökenli, Protestanlardan oluşan bir zümre tarafından yönetilirler. Amerikalılara sonradan Afrika, Asya kökenli siyah ve sarı derili olanlar da katılmış, ortaya bugünkü Amerikalı görüntüsü çıkmıştır. XX.. asra gelinceye kadar Amerikalılar uzun süre dönemin cumhurbaşkanının adı ile anılan ünlü "Monroe" doktrininin arkasında ne Avrupa'nın işlerine karışmışlar, ne de kimseyi işlerine karıştırmışlardır.  Bu politika 1914-18 Birinci Dünya Savaşı'nda bozuldu. Amerikalılar iki okyanus arasındaki muhteşem inzivalarından çıkarak Avrupalı akraba ve yakınlarının yardımına koştular. 1900'lerin başında Avrupa'nın ortasında 3 büyük devlet vardı: Almanya, Avusturya-Macaristan ve Rusya... Osmanlı Devleti artık Balkanlar'ın da gerisine çekilmiş durumda idi. Polonya yoktu. Finlandiya yoktu. Baltık devletleri yoktu. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Rusya'nın yerine Sovyet Rusya geldi. Polonya yeniden kuruldu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalandı. Finlandiya ve Baltık ülkeleri istiklallerini kazandılar. Osmanlı İmparatorluğu ise "Misakı Milli" sınırı dışındaki tüm topraklarını kaybederek tarihe karıştı. Aradan 20 yıl geçti geçmedi 1939'da İkinci Dünya Savaşı başladı. ABD bu sefer nazlanmadan kendisini savaşın içine attı. Avrupa'nın yanında yerini aldı. Artık ABD inzivası filan kalmamış, Amerika Avrupa'dan ve kendi dışındaki yörelerden hoşlanmıştı. Başlangıçta Amerika'daki yeğenlerinin ilgisizliğinden yakınan Avrupa, ikinci savaşı izleyen soğuk savaş dönemi ve sonrasında bu sefer bu ilginin gücünden rahatsız olmaya başladı. Avrupa Birliği'nin genişletilerek güçlenmesi fikrinde bunun belli belirsiz etkileri sezilmektedir.  İkinci savaş sonrasında Avrupa ülkelerine yapılan Marshall yardımlarının tutarı bugünkü hesapla 100 milyar Euro civarında idi. Bundan en çok istifade eden de Almanya olmuştu. Aynı Almanya, Berlin duvarının yıkılarak birliğine yeniden kavuşabilmek için 600 milyar Euro'dan fazla bir mali yükün altına girmek zorunda kaldı. Şimdilerde Avrupa Birliği daha da güçlenerek genişleme sürecinin içine girmiştir. Genişlemenin AB'ye yükü ise sadece 25 milyar Euro olarak hesaplanmaktadır!.  Büyük ve çok güçlü bir AB, Amerika'nın zaman zaman rahatsız edici hale gelen yardımından, himayesinden, vesayetinden kurtulup onunla eşit şartlarda bir partöner olmanın peşinde görünüyor. Bu ihtimallerin hepsi ABD-AB ikileminin içinde saklı görünmektedir. Yabancı bir atasözü; "Bir defalık adet olmaz!.." der ama oldu işte. O günden bu yana Amerika'nın bir ayağı Avrupa'dadır. Ev sahipleri giderek rahatsızlık ve tedirginlik duyar olmuşlardır. Üstelik geçen yılın 11 Eylül'ünde New York'un sevimli ikizlerine yapılan akıl almaz terör tecavüzü sinirleri iyice germiştir. Bush kafasına koymuş, terörist saydığı Saddam'ı vuracak. BM kararlarına uysa da uymasa da bunu yapacağını söylüyor. Biz, hele şu seçim sırasında sınırlarımızda bir bela çıkmasını istemiyoruz. AB ülkeleri de istemiyor: Rusya'nın başı, yanı başındaki terörden bıkkın, Gürcistan'ı, Çeçenleri korumakla suçluyor. Ya aklına eser de ABD'ye "Sana Irak, bana da Gürcistan!" deyiverecek olsa dünyanın, özellikle bölgemizin hali nice olur? Şu sırada derdimiz bize yetiyor. Başkalarınınkini de kendimize dert etmeyelim, diyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.