Avrupa Birliği diye diye!..

A -
A +

AB'nin Helsinki zirvesinde Türkiye'nin AB adaylığı kararlaştırıldı. Kopenhag kriterlerine uyulması halinde daha fazla geciktirilmeden tam üyelik müzakerelerine başlanması karar altına alındı. AB Komisyonu konuyu izleyecek ve müzakere tarihinin tesbitini Konseye tavsiye edecektir. Komisyonun tavsiye kararı çok olumlu çıktı. Artık bütün gözler 17 Aralıkta yapılacak zirve toplantısına çevrilmişti ki AB'nin sağından solundan ve Fransa gib bazı hiç beklemediklerimizden yavan ve tatsız sesler gelmeğe başladı. Başbakan ve Dışişleri Bakanımız haklı olarak telaşlandılar. AK Parti Hükümeti olarak her şeyi bırakmışlar "öncelikler önceliği" olarak da AB'yi önlerine katmışlardı. Şu satırları yazarken ikisi de Paris'te dağınık nizamda görüşmeler yapmaktadırlar. Sonuç ne olur? Birlikte göreceğiz. Kanımca çok fazla ve yanlış konuşuyoruz. Ekrandaki ucuz açık oturumlardan sıkılıyorum. Bereket şu "uzaktan kumanda" aleti elimde sıkıldıkça hıncımı ondan alıyor, başka kanala geçiyorum. Geçiyorum ama yine de konudan uzaklaşamıyorum. Adamların ne yapmak istediklerini anlamak kolay olmuyor. Avrupa Birliği fikri yüz yıllar öncesinin bir hayali.. Doğuştan özürlü, sakat.. Kilisede doğmuş bir defa istavrozun gölgesinden ötesini göremiyor!. Ölürse yine orada o yüzden ölecek!.. *** Bir özürü kabul ediyorum.. Şimdiki AB'nin hem anası hem babası savaş sonrası Avrupa'daki şaşkınlıktır. Ana fikir: Ne yapalım da yakılanı, yıkılanı düzeltelim? Ne yapılım da Almanya'da Hitler gibi safsatalar sarhoşu birileri çıkıp da ortalığı yine kana bulamaya kalkmasın! Diye düşünüldü. Bu dönemde yıkıntılar arasında mantar gibi fışkırıveren, ekonomik, sosyal ve savunma amaçlı bütün kurum ve kuruluşların kökeninde bu fikir yatar. Sorunuz, soruşturunuz, gerekiyorsa belgelerini inceleyin "AET-Avrupa Ekonomik Topluluğu"nu tasarlayan, kuran Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg'dan hiç birinin aklından bir AB-Avrupa Birliği fikri geçmiyordu. Geçemezdi de. Roma Andlaşmasının amacı üye devletler arasında nihayet bir gümrük birliği kurabilmekti. AB fikri, yolda bulunan bir kayıp eşya veya fikir gibi idi. Uslu uslu bulduklarını kendilerinin sandılar cepleri yerine akıllarına koydular! Şimdilerde Türkiye dahil tüm Avrupa'nın, Avrupa dahil bütün dünyanın çektiği bu yüzdendir. *** Bizim için asıl olan Atatürk'ün de işaret ettiğ muasır medeniyet seviyesine çıkmak AB'li değilse bile bir Avrupalı Türk gibi yaşayabilmektir! Gerisini siyasi, ekonomik, sosyal konjonktürler belirleyecektir!.. *** Bu haftaki yazımızı izin verirseniz bir küçük anı ile noktalayalım; Almanya'daki CDU Hıristiyan Demokrat Partisi lideri Frau Merkel'in Abdullah Gül'e karşı tutumu bana vakti ile F. A. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Will Brandt'ın bizzat bana söyledikleridir. Brandt kendi odasının bulunduğu koridorda ufak bir bölüm ayırmış orada Berlin Belediyesi'nden getirdiği kendi parti arkadaşları ile burun buruna çalışıyordu. Sebebini şöyle izah ediyordu: Bu papazlar (CDU'yu kastediyor) "öylesine bir kadrolaşmışlar ki kimseye bir iş yaptıramıyorum!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.