Adına ne derseniz deyiniz, bizim de içinde yaşadığımız bölgedeki insanların kafaları zaten çok karışık!. üç yıl önceki 11 Eylül terörünün yıl dönümünün beklentileri vardı. ABD dahil birçok araştırma komisyonlarının raporları açıklandı. Irak harekatı ile El Kaide hareketi arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı açıklandı. Afganistan'daki Taliban Hükümeti yer yarıldı kayıplara karıştı. El Kaide görünmez biçimde etkisini devam ettiriyor. Afganistan'da gelecek ay Başkanlık seçimleri var. ABD'nin tensibi ile üç yıldan beri ülkeyi vekaleten ve niyabeten idare eden Hamit Karzai dahil tam 18 Başkan adayı var. En şanslısı tabii ki Karzai olacak, ama ne kadar zaman için belli değildir. Bana kalırsa en iyisi, NATO'nun o kadar uzaklara uzanmaması ve daha da özel olarak tam şu seçim sırası oradaki hem askeri hem sivil mevcudiyetinin faturasından kaçınmak olurdu!.. Zira Afganistan oldum olasıya Aşiret Başkanları tarafından yönetilegelmiş bir ülkedir. Adaylar arasında hiçbirinin ve özellikle Türke yakınlığı ile tanınan General Dostum'un adayı yoktur. Kral Amanullah ve Kemal Atatürk döneminden beri iki ülke arasında tarihi dostluk bağları vardır. Belki tam şu sıralarda NATO görevinin bize tevdi edilmesinde bu fikir yatmaktadır. Aslında bunu başta ABD, Medeni Dünyanın Türkiye'ye olan güveni olarak yorumlamak gerekir. Umarız herşey Afganlılar ve Türkiye için hayırlı olur!.. *** ABD savaşın sona erdiğini ilan etti. Yönetimi Irak'ta sözüm yabana mahalli bir idareye devretti. Şimdiki mevcudiyeti sözde asayiş ve iç güvenliğin korunması amacı ile izah edilmek isteniyor. Yanlış olduğu şundan bellidir ki Haziran'dan bu yana ABD kayıpları önceki asıl savaş döneminden bile fazla görünüyor. Irak'ın yeniden yapılandırılması ve özellikle alt yapı ve petrol yatırımları ile ilgili ihalelerin pek çoğu Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin firmalarına yönlendirildiği dedikoduları Uluslararası ekonomik çevrelerde yaygındır. Bunun Başkan Bush'un yeniden seçilmesini engelleyemeyeceği de biliniyor! Bu arada taşımacılık ve bazı taşeronluk işlerinden öteye gidemeyen Türkiye katılımı sayısı tam söylenemeyen şoför vatandaşlarımızın vahşice öldürülmelerine de sebep oluyor. Bölgedeki etkinliğmizi bırakınız uluslararası müdahale haklarımızın gereği neler yapıldığı meçhulümüzdür!.. Savaşta fırsat beklenmez!.. *** Türkiye'nin Doğusu, Kuzeyi ile Güneyi ile tekin değildir. Bu sonuncusu, 50.000 şehidimize ve 100 milyar dolara mal oldu. Hâlâ üstesinden gelemedik. Kamu oyuna, gazetelere görüntülü, gürültülü ekranlara bakıyorum. Sanki yapılacak başka hiçbir şeyimiz yokmuş gibi "Zina" ve "Müfettiş!" konuları ile dolu. Birincisi eğer bizde bir suç ise, cezasını hem mevcut kanunlarımız hem de Toplum veriyor!. Aslına bakarsanız eğer bu hepsi kadar vahim bir suç ise Dünyanın en eski suçudur. Örnek mi istiyorsunuz? Ahfadı olmakla öğündüğümüz HİTİTLER arasında yapılmış olan Hattuchi-KADEŞ anlaşmasını hatırlayınız. İki kralın birbirlerinin eşleri ile Zina suçunu işlemeyecekleri taahhüdünü içerir. Dünyanın yazılı bu en eski Barış anlaşmasının Som Altın üzerinde kabartılmış metni Birleşmiş Milletler binasının salonundadır. Bakırdan bir benzeri de bizim Federal Almanya'daki Büyükelçiliğimizin kapısını oluşturur!.. *** Müfettiş tanımlamasına gelince artık boy boy fotoğraflarını değişik tavırlı hareketlerini seyrederek alıştığımız AB Komiseri Verheugendir. Gider ayak kimine iltifat, öpücükler, kimine ise öcü kılığında uyarılar yapmaya çalışan bu zat hakkında söylecek çok sözümüz var. Ama bilirim ki kimsenin dinlemeye vakti olmayacak. Zaten adam gidici. AB Anayasa taslağı Konsey tarafından onaylandı. Ama yürürlüğe girebilmesi için şimdilik 25 üye ülkenin Parlamentoları ve bazılarının üstelik Halk oylaması yolu ile onaylanması gerekiyor. AB Parlamentosunun geçen Haziran'daki oluşumunda AB'nin karşıtı olanlar çoğunluktadır. Önümüzdeki Ekimde AB Konseyi Türkiye müzakareleri için bir karar alacak. Bunun bizi tatmin edecek nitelikte olmayacağını hissediyorum. Kimse üzülmesin, gam yemesin eğer AB olacak ise, bu Türkiye'nin katılımı ile olabilecektir. *** Kuzey doğumuzdaki Maveryi Kafkas karışırsa biliniz ki Dünya da yerinden karışacaktır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ, Gürcistan'daki Ossetya ve Abhazya bölgeyi karıştıracak ve Rusya Federasyonunun Gürcistan'a bakışını değişiterecek vahamette olaylara gebedir. Kuzey Ossetya'daki okul terörü bunun bir işareti sayılmalıdır. Vladimir PUTİN eğer planlandığı gibi Ankara'ya gelebilse idi. İki Büyük ülke arasındaki ilişkiler arasında Kafkas ülkeleri sorunu bütünü ile en başta yer alacaktı. Rusya Ferderasyonu ile Gürcistan arasındaki anlaşmazlıklar ciddi bir aşamadan geçmektedir. Çeçenistan konusu da mutlaka konuşulacak konular arasında olacaktı. Bu konuda her iki tarafın söyleyeceği çok şey vardır. Gürcistan'ın Güney Ossetya ve Abhazya bölgesinde 1993 ve 1994 yıllarında çıkan sivil savaş sonrasında 330 bin nüfuslu Abhazya bölgesinden 120.000 Abaza Rus tabiiyetine geçmişti. O tarihten bu yana bölgede güvenliği korumak için 3000 Rus askeri konuşlandırılmaktadır. Gürcistan bu yüzden sıkıntıdadır. Çeçenler ile mevcut bu durumda Gürcistan kendi mülkünün tamamlığı savaşı vermektedir. Okuldaki tüyler ürpertici toplumsal terör olayı durumun ne derece vahim olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin bu konuda her iki taraf yararına yapabileceği bir katkısı olabilirdi. Bu konuya Putin'in, ziyareti sırasında daha kapsamlı olarak değineceğiz!.