Çankaya toplantısı!..

A -
A +

Sayın Cumhurbaşkanı Sezer'in giderek Çankaya'ya iyice ısınmakta olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanı olarak görevinin, sadece TBMM'den gelen kanunların altına imzasını koymak, Anayasa'ya aykırı gördüklerini bir daha görüşülmek üzere Meclise iade etmek, veya icabı halinde iptali için Anayasa Mahkemesine müracaat etmek ile sınırlı ve yeterli olmadığını deneyerek görmüş ve anlamıştır. Böyle düşünmemizin ana sebebi Sayın Sezer'in TBMM'de grubu bulunan bütün siyasi parti liderlerini Çankaya Zirvesinde bir istişare toplantısına davet kararını almış olmasıdır. Bu, Ecevit'siz toplanan MGK'dan sonra çok daha önem kazanan toplantının esas konusu Avrupa Birliğine katılmamızı engelleyen ve kendi aramızda bazı çevrelerde özellikle üçlü koalisyonda var olduğu artık saklanamayan, gizlenemeyen görüş ayrılıklarının giderilmesi ve AB'ye karşı Devlet olarak ortak kararımızın tartışmaya yer vermeyecek açıklıkla ifade edilmesi olacaktır.  TÜSİAD, arada iyi şeyler de yapıyor! Bu konudaki kamuoyu anketinde %75 evet, %25 hayır çıkıyormuş. Bu güzel bir oran. Bir noktayı belirtmek istiyorum. Bizde AB'ye karşı tavır alanların, yani %25'in bir kısmındaki ters tepki, Avrupa Birliği mensubu hükümetleden ziyade AB, Bürokrat ve Teknokrat takımının Türkiye'ye karşı takındıkları, anlaşılmaz ölçülere varan önyargılı, olumsuz, küçümseyici ve hatta küstah davranışlarından kaynaklanmaktadır. Bunun örnekleri çoktur. Sadece ikisini hatırlatmakla yetinelim: Birincisi Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiye'deki temsilcisi Bayan Kareen Fogg, ikincisi de AB'nin genişlemeden sorumlu "komisyon üyesi" Verheugen'dir. İkisi de zaman zaman asli sıfat, görev ve yetkilerinin hatta mutad diplomatik mücamele, nezaket sınırlarından bile taşan tutum ve davranışların içinde olmuşlardır. Türk kamuoyu bu yüzden muğberdir. Böylesi davranışlardan haklı olarak incinmiştir. AB karşıtı olanlardan yani %25'lerden bir kısmının "Leit-Motif"ini bunda aramalıdır!.  Bu konuda arz edebileceğim ikinci gözlem de şu olacakır: Eğer AB'ye bir an evvel tam üye olarak katılmak istiyorsak, en müsait zaman şimdidir. Daha sonrası geç olur. Uluslararası müzakerelerde "Momentum" tabir edilen en müsait bir an ve zaman vardır. İşte halen oradayız! Bu düşüncenin nedenlerine bir nebze değinelim: AB ülkeleri arasında peşi peşine yapılan seçimlerde oyların giderek küreselleşmeye karşı bir istikamette geliştiği görülüyor. AB bu anti Mondialist akımdan kendi payını fazlası ile alıyor. Önümüzdeki 9 ve 21 Haziranda Fransa'da yapılacak parlamento seçimleri sonuçları AB ülkelerinde merak ve endişe ile beklenmektedir... 9 Haziranda genel seçimlerin birinci turu başlayacaktır. Ay sonundaki ikinci turda Fransa'da aşırı sağ oylarını daha arttırarak çıkarsa AB daha ziyade panikleyecek, Don Kişot şövalyelerinin süngüsü daha da düşecektir. Bir AB Komisyonu üyesi bize gelip bir Müstemleke komiseri gibi yükseklerden ahkam kesmeye asla cesaret edemeyecektir!. Bu bakımdan Mesut Yılmaz'ın, İsmail Cem'in, AB Genel Sekreterliğinin önleri açılacak, işleri daha kolaylaşacaktır. Son MGK Kararları Muhalefet tarafından da benimsenmiş ve desteklenmiş olacaktır. Sonuç olarak arz etmek istediğim şudur: Çankaya Toplantısının gerçek bir Zirve toplantısı oluşturacağına ve Avrupa Birliği konusunda nihayet bir açıklığa kavuşacağımıza inanıyorum. Bu toplantıların daha başka önemli konularda da tekrarlanabilmesini diliyorum...  Sayın Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'i de bu inisiyatifinden dolayı saygı ile kutluyorum. Parti Liderleri ile ayrı ayrı konuşacağını da söyledi. Bu da çok iyi bir şey. Bakarsınız bu görüşmelerden muhtemel seçimlerin tarihi bile belli olur... Düşünüyorum da Sayın Sezer bir münasip vakit bulup eski Meclis Başkanları, eski Başbakanları, hatta Dışişleri bakanlarını Çankaya'ya özel olarak bir kahve veya çay içmeye davet etse, onlarla ülke sorunları üzerinde hasbihal etse, hem onları onurlandırmış, hem de, her bakımdan faydalanılmış olurdu!.. Çok katılımlı davetler bu imkanı sağlayamaz! Zira hepimiz biliriz ki bu gibi kokteyl ve toplantılarda herkes konuşur, ama kimse dinlemez!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.