Danıştay Vakası!..

A -
A +

Önceki gün pervazsızca, devlete millete baş kaldırmak istercesine Danıştay'a yapılan katliam gibi saldırıyı kınamak, nefret ve infialimi ifade edebilecek sözleri, lügatimde bulmakta zorluk çekiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi bu insanlık dışı saldırı Demokratik ve Laik Cumhuriyetimizde "Kara bir leke" olarak kalacaktır! Bu lekeyi iyi incelemek ve altında, daha başka neler yattığını araştırıp gözler önüne çıkarmak mutlak bir zorunluluktur! Bu her şeden önce Milleti ve Devleti yönetenlere, Hükümete düşen bir görevdir. *** Batı Demokrasilerinde Parlamentonun yanı sıra genellikle üç, anayasal kuruluş üst düzey ihtiram sıralamasında yer alırlar. Birincisi "Conseil D'Etat-Şûrayı Devlet", ikincisi "La cour Constitionelle" Anayasa Mahkemesi" üçüncüsü ise "La Cour D'appel-Yargıtay"dır. Devlet Başkanı ilk ikisinin de Başkanı sayılır. Biz, dilde arınmak yolunda bu üç müessesenin adlarını biraz yozlaştırdık gibime geliyor. Eskileri sanırım gerçeği daha iyi ifade ediyordu. "Danıştay mı? Yoksa Şûrayı Devlet mi?" Bence ikincisi daha yakışıyordu! *** TBMM'de muhalefete mensup bir milletvekili Danıştay vakası ile çok eskilerde kalan Kubilay olayı arasında bir benzerlik yapmak istedi. Bu bana henüz ilkokula yeni başlamış bir çocuk olarak o günleri hatırlattı. Medya ve iletişim araçlarının hemen hepsi çok iptidai durumda idi. "Menemen Vakası" olduğunda bölgede bir korku paniği başlamıştı. "Mehdi Mustafa"nın elinde şehit yedek subay Kubilay'ın kesik başı ve arkasındaki güruh ile Manisa'ya doğru yürümekte olduğu haberleri geliyordu. İzmir'de iki gazete çıkardı: Biri "Hizmet" öbürü "Yeni Asır" ikisi de milliyetçi idiler. Haberi basmaya cesaret edemediler. Manisa'da saygın kişilerden genç bir avukat olan İsmail Hakkı Bey hemen postaneye koştu. Tek iletişim telgraftı. Makine başında eski bir mekteb arkadaşına ilk haberi o verdi. Mekteb-i hukuktan sınıf, hatta kiralık bir evde oda arkadaşı olan Hakkı Tarık Us'a durumu anlattı. Hakkı Tarık Bey o zamanlar ağabeyi Asım Beyle birlikte İstanbul'da günlük bir gazete çıkarıyorlardı. Manisa'daki Hakkı bey avukattı. O zamanki Halk Partisinin vilayetteki Merkez Başkanı idi. İki Hakkı Bey arasındaki Postaneden telgrafla haberleşme günlerce devam etti. Birkaç gün sonra Manisa Hükümet Konağı önünde dizilen sehpalarda sallanan idam mahkumlarını çocuklar dahil herkes seyretmeye gitti idi. Bizim Uludağ Camii külliyesindeki ilkokul arkadaşlarımızdan gidenler de olmuştu. Annem Melek Hanım neden ise beni bırakmadı idi. *** Mekteb-i Hukuktan sınıf arkadaşı, aynı odada yaşamış iki Hakkı Beyden İstanbul'da olan Hakkı Tarık Bey zamanın ünlü ve muteber bir gazetesi olan "Vakit" gazetesini çıkarmakta idi. Manisa'da yaşayan ve Manisa Barosunun kurucusu ve ölene kadar da başkanı kalan yörenin saygın "İsmail Hakkı Bey"i ise benim Babamdı! Nur içinde yatsınlar! Sevgili okurlarımın 19 Mayıs Bayramını kutluyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.