Artık daha fazla ayak sürümeyelim. 50 yıldan fazladır bu yolun yolcusuyuz. Yol zaten dikenli!.. Allahını seven, milletini, vatanını devletini seven, ne olur bir olsun birlik olsun bu yolun sonunu getirelim ve Avrupa Birliğine artık girelim!. 50 yıldır her ağzı dili olan yalan yanlış konuştu. Kimileri siyasetin populizm alanında "Onlar ortak biz Pazar!.." diye sloganlar attı. Ortaklık yolunda atılan adımlara kural dışı çelmeler taktı. 1963 Ankara Anlaşması yanlış hükûmetlerin yanlış kararları ile tam üç defa sakatat dükkânındaki çengellere asılır gibi askıya alındı. Sonra yalvar yakar olarak tekrar eski rayına oturtulmaya çalışıldı. Avrupa Birliğini kurmaya çalışanlar 1957'de 6 ülke idiler. Türkiye, Yunanistan'la beraber ya yedinci ya sekizinci olacaktı!. AB kervanına böyle katılmıştık!. Yunanistan şimdilerde kervanın dönem başkanıdır. Katılanların sayısı ise nerede ise 27 olacak biz hâlâ beklemede gerekli uyum kanunlarını çıkarırken de hâlâ uyku arasında kâbuslar görüp ayak diretiyoruz!. Elimizdeki, önümüzdeki son fırsat Avrupa Birliği'ne tam üye olarak katılmakta yatıyor. Dünya hızla şekil, kabuk değiştiriyor. G.D'Estaing başkanlığındaki, temsilcilerimizin de katıldığı "Convention" toplantıları sona erdi. Önümüzdeki yıl Avrupa Parlamentosu için seçimler yapılacak. Orada onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek bir AB Anayasası ortaya çıkmış olacak. Türkiye olarak bir yerlere tutunmadan olduğumuz yerde kalamayız!. Bu bir siyasi vizyon meselesidir. O olmadan siyaset yapamazsınız. AET ile aramızda bütünleşmeye yönelik 1963 Ankara Anlaşması imzalanacağı zaman hatırlarım. İsmet Paşa kimilerinin etkisinde kalarak hayli tereddüt etmişti. Sonunda Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin'i çağırmış: "Bana doğrusunu söyle biz bu ortaklığa girersek, istediğimiz zaman çıkabilir miyiz?" diye sormuş. Feridun Cemal beyin yemin ile desteklediği olumlu cevap üzerine Ankara Anlaşması AB'yi kuran Roma Andlaşmasının altında imzası olan diğer 6 Başbakanla TBMM'de imzalanabilmişti. Aynı konu şimdi ikinci uyum paketinin TBMM'ye sevki sırasında da karşımızdadır. Bilenlere sorulsa verilecek cevap aynı olacaktır. AB içine girdikten sonra çıkabilecek meselelerin halli çok daha kolay olacaktır!. Her seferinde içimizden dışımızdan birileri yolumuza dikenler koyar, kervan geçer biz hergün daha da karışan akıbeti meçhul bir ortamda tek başımıza kalırız. AB yolunda Ecevit Hükümetinin belki tek başarısı birinci uyum paketinin Meclis'ten geçirip kanunlaştırılması oldu. İkinci paket AKP Hükümetini daha bir zorlar gibi göründü. Konu MGK bünyesinde de enine boyuna görüşüldü. Bilinmeyen, söylenmeyen yeni hiçbir şey yoktu. Bu ay belki yeniden gündeme gelecektir. Bu arada 59'uncu hükümet ikinci paketi Meclis'e sunmayı kararlaştırdı. Ertelenmesi AB tarafından ileri sürülen sakıncaların var olduğunu ve sürmekte bulunduğunun teyidi anlamına gelebilirdi. Aslına bakarsanız gerçekten bir mahzur çıkarsa bunun adaylığımız müzakereleri hatta üyeliğimizin gerçekleşeceği süre içinde de telafisi imkanları bulunabilir!. Buna lütfen inanılmasını içtenlikle rica ederim. 1959'dan bu yana emekli oluncaya kadar bu işlerin içinde kavrulmuş bir kişiyim!. Bir bakıma doğrudur. Türkiye Milli mücadelesini, İstiklal savaşını Batılı ülkelere karşı yapmıştır. Ama başı hep Batı'ya dönük kalmıştır. Atatürk'ün vefatından sadece birkaç saat öncesinde Celal Bayar'a söylediği sözleri birinci elden tekrarlamak istiyorum. "Siz şuna buna bakmayınız. Batı cihetinde ilerlemeye devam ediniz!." Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri hem içte hem dışta Batı'ya yönelik bir politika izlemiştir. Bunda isabet vardır. Zira aklın da yolu budur. Bu yolda ilerlemeye devam etmeye mecburuz. Hükümetin ikinci uyum paketini daha fazla gecikmeden Meclis'e sunmuş olmasında hayır vardır. Aksi, hangi niyetle olursa olsun bu konuda dış kaynaklı söylentilerin teyidi anlamında yorumlanabilirdi.