Gündemdeki Fransa!

A -
A +

Haftalık "Görüş" köşemizde yıllardır bu konu, özellikle Türkiye-Fransa ilişkileri üzerinde çok yazmış çok kalem oynatmışızdır. Tabii karşılamak gerekir. Bu ülke ile 1500'lü yıllardan bu yana 1. François'nın annesi Kanuni Sultan Süleyman'dan yardım dilendiği günden beri ilişkilerimiz iyi olmuş, Milli Mücadelemiz sırasında bile ilk anlaşmayı onlarla yapmışız. Üstelik ne de olsa özgürlük, eşitlik, adalet, insan hakları ve kültürün her çeşidi gündeme geldiğinde, insiyaki olarak güneşin doğudan değil Fransa üzerinden batıdan doğabilmiş olabileceğini düşünebilecek kadar safdil bir neslin son bekayasından sayılırız! Fransa'ya şimdiki infialimiz kolay onarılamayacak bir yara halinde sürecektir. *** Sözde Ermeni Soykırımını kanunla tarihe yazdırmaya kalkan Fransa, bu sefer bu safsatanın yanlış olduğunu söyleyecek olanları da hapisle cezalandıracak bir başka kanunun kabul edilmek aşamasında olduğunu öğrenince şahsen kanım donar gibi oldu. Aklım almadı! İçimden bir şeylerin yıkıldığını, kırıldığını hissetim. Voltarie, Montaigne, Diderot, Jean Jacques Rousseau, Descartes, Pascal, Bergson gibi akıl ve mantık ustalarının yetişebildiği bir ülkede böylesine akılsız ve mantıksız bir düşüncenin yeşerebileceğini benim aklım havsalam almadı. Fransa, gönlümdeki "Taht"tan bir sokak ve kaldırım şıllığı gibi düşüverdi! Ama asıl düşen bu ülkenin bugünkü yöneticeleri idi. Sahte nezaketi ile bir Chirac, sinema artistlerine özenen teatral pozları ile bir Başbakan De Villepin, önümüzdeki yıl Elysee hayalleri taşıyan İçişleri Bakanı Macar mültecisi Rakoczi ve sonra da bütün bu oyunun senaristi, bunca sevgili meslektaşımı ve arkadaşımı alçakca öldüren ASALA terör örgütünün kurucusu ve lideri, Ermeni Diasporasından ve iktidardaki partinin (Daha doğrusu Topluluğun) başı Deveciyan!.. *** Deveciyan adı garip bir tedai ile beni develeri düşünmeye sürükledi. Deve yöremizin ve çevremizin faydalı, çilekeş, munis bir yaratığıdır. Tarih boyunca geçmişte taşımacılıkta çok yararlı olmuştur. Sabırlı ve çok da kanaatkârdır. Kinci olduğu söylenir. Eğer bu doğru ise mutlaka "Deveci" yüzündendir. Hani bir fıkra vardır: Devenin biri bir gün sahibine halinden yakınacak olmuş: "Bak demiş her zahmetine severek katlanıyorum... sabırlı ve kanaatkârım... yiyecek bulamasam da açlığımı geviş getirerek gideriyorum. Etimden, sütümden, derimden tüyümden faydalanıyorsun! Hiçbirine bir itirazım yok! Ama beni bir "Eşek" ile ondan daha beter bir Deveci'nin peşinden yürümeye mecbur ediyorsun ki, işte ona tahammül edemiyorum!" diyor!.. *** Dünyanın beş kıtasında, yerde gökte "İnsan Hakları" kavramının dillerde sakız gibi çiğnendiği bir dönemde bir toplumsal Nevroz içinde olduğu anlaşılan Fransa'ya karşı alınabilecek her türlü tedbirle mutabıkım. Buna diplomiside "Retorsion-Mümasil Muamele" denilir. Vakit geçmeden uygulanması gerekir. Oradaki Büyükelçimizi "İstişare için Merkeze çağırmak bu çanağı doldurmaz. Vaktiyle Marsilya'daki Ermeni anıtı açıldığında sevgili ve rahmetli Paris Büyükelçisi kimseden talimat beklemeden şapkasını aldı memlekete geldi ve bir daha görevine dönmedi. Politikaya girdi bu tutumu merkezde tenkit bile edilmişti. Bir başka Büyükelçimiz de dünyanın en uzak bir ülkesinde Atatürk Anısına bir Posta pulu çıkartmayı başarmıştı. Takdir beklerken nerede ise azarlanmak istenmişti. Erdoğan Hükümeti artık bunların bilinci içinde ve gelecek kuşakların haysiyetini de göz önünde tutarak gereken her şeyi yapmak durumunda ve zorundadır! *** Sadece birkaç hafta önce Fransa Hükümeti Meclise sevk ettiği bir çalışma kanununu varoşların ve sendikların ayaklanması üzerine paşa paşa geriye çekmemiş mi idi? Hem söyler misiniz Allah aşkına.. Deveciyan kanunu kazara onaylanacak olursa bundan Ermenistan ve Koçaryan memnun mu olacak? Hangi Türk Hükümeti bu durum ve şartlar altında bu ülke ile diplomatik ilişkilerin kurulmasını kabul edebilir? Umarız akıl ve mantık Fransa'da yeniden hakim olur. Dünya âlem bilmelidir ki bunun başka çıkar yolu yoktur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.