1-AB Avrupa Birliği? 2-ADT Avrupa Devletler Topluluğu? 3-ABD Avrupa Birleşik Devletleri? Yumurta kapıya dayanmış gibidir. Geçtiğimiz yıl sonunda Belçika'nın eski Kraliyet Sarayı Laeken de yapılan AB Zirvesinde kurulan Konvansiyon Kurucu Meclisi çalışmalarına başlıyor. Ortaya bir Avrupa Devleti Anayasası çıkması bekleniyor. 2003 yılı başlarına kadar hazırlanması kararlaştırılan bu Anayasanın rengi, ismi, cismi ne olacak? Bize kalırsa Başlığa koyduğumuz üç ihtimalden biri olacak. Ama hangisi? Bu, 105 üyeli Kurucu Meclis'in kararından sonra belli olacak. Kurucu üyeleri arasında, Aday ülke sıfatıyle, Türkiye'de bir Bakan ve iki Parlamenter ile hazır bulunacak. Avrupa'da bir seçim furyasıdır başladı. Sonuçlar oyların soldan sağa doğru kaymaya başladığını gösteriyor. Sağdakilerin gönlü ise "Devlet-Millet-Etat Nation" kavramının korunmasından yana görünüyor. İngiltere henüz solda ama onun bile gönlü bu yönde. Ne ise bekleyen görecek!.. Bizim tercihimiz -başta Devlet Bahçeli- başından bellidir. Zaten başkasını düşünemiyoruz.. Belleğinizi yoklayınız bulamaz iseniz Amerika Birleşik Devletlerinin 1787 tarihindeki Philadelphia Konvansiyonu'nda nasıl ve hangi şartlar altında kurulduğunu, ve o insanların durumlarını, bio-kimyalarını, düşünün. Brüksel Konvansiyonundan benzeri bir Anayasa'nın çıkamayacağı sonucuna varmakta zorluk çekmezsiniz!.. Bu konuda tartışmalar yalnız Türkiye'de değil, Avrupa'nın hatta dünyanın her yerinde başladı bile.. Geçen hafta Barcelona'da yapılan Zirve toplantısı şimdiye kadar görülmemiş biçimde ve sayıları üç yüz bini aştığı bildirilen Küreselleşme karşıtı göstericilerin protestoları arasında güç bela bitirilebildi. Sanırım artık AB denilen ve Bürokrat ve Teknokratların çeşitli vitamin ve hormonlarla besleyip bugünkü haline getirdikleri bu "Politiko Ekonomik" azman yaratık'a artık bir isim koymak, renginin ak mı, kara mı olduğunu görmenin zamanı geldi. "Avrupa Konvansiyonu" işte bunu belirleyecek. Bir bakıma bir kurucu Meclis niteliğindeki bu toplantıda 15 ana kurucu ülke ile aday ülkelerden katılacak 105 konvansiyon üyesi, muhtemel bir birliğin hem şeklini hem renklerini belirleyecek Meclis çalışmalarını AB'nin genişlemesinden önce bitirmek zorunda. Pek fazla vakit yok. Bizce kararı asıl Ana Kurucu durumundaki 15'ler, hatta bunların arasında Roma Andlaşmasının imzacısı 6 ülkeden sadece 4'ü vermiş olacak. Daha önce de yazmıştık, bu girişim, savaş sonrası dönemde hem Avrupa'nın barış içinde yeniden imarını, hem de yeni bir savaşın önlenebilmesi amaçlarını güden ve 1957'de Roma'da İngiltere hariç 6 Avrupa ülkesi tarafından imzalanan "AET-Avrupa Ekonomik Topluluğu" anlaşmasına dayanır. Görüleceği gibi bu anlaşmada Birlik değil Topluluk söz konusudur. Başta Fransa, İngiltere, İtalya ve Benelüks olmak üzere pek çok üye bundan yanadır. AB ise daha çok Bürokrat-Teknokratlar tarafından savunulmaktadır. Maaşları bol, tahsisatları da harcanamayacak kadar çoktur. Bütçeleri, üye ülke Milli hasılalarının %1.27'sinden oluşur. Onların hayallerinde "Union Europeenne-Avrupa Birliği" yatar. Hani ABD benzeri bir "Birleşik Devletler" statüsünü bile akıllarınca az bulurlar. Çok şükür ki, zaman, insanların akıllarını da başlarına getiriyor. Avrupa ülkelerinde bir seçim rüzgarıdır esiyor. Portekiz yaptı. Birlik fikrinin karşıtları sağcılar kazandı. İspanya'da zaten Aznar var. Sıra şimdi Fransa'da.. Hoş orada seçimleri kim kazanırsa kazansın pek önemi yok durum değişmeyecek. Zira Sağcısı da Solcusu da aynı kafada!.. Fransa'da halk Nisan ve Mayıs aylarında iki defa sandık başına gidecek. Önce Cumhurbaşkanı, sonra da Milletvekilleri seçilecek. Darısı başımıza diyorum ama kimse o yandan gelmiyor. Fransa seçim kampanyasını Fransız TV'deki yayımlardan izliyorum. Her iki aday da, Chirac da, Jospin de seçim konuşmalarında Avrupa Birliği yerine "Avrupa Devletler Topluluğu" deyimini kullanıyor. Devlet ve Millet kişiliklerini sıkı sıkıya korumaya özen gösteriyorlar. Yani anlayacağınız bizim gibi düşünüyorlar. Bu arada Parlamentomuz Brüksel'in beklediği uyum kanunlarını jet hızı ile çıkarmaya devam ediyor. Arada pek çok da yanlışlıklar olmuyor değil.. Bazan gramer ve sentaks hataları bile yapılıyor. Eskiler boş yere söylememişler.. "Acele işe şeytan karışır!.." diye.. Şeytanın ayağı çok defa Çankaya'da kırılıyor. Ama iş yine olacağına varıyor. Bu konuda Murat Sökmenoğlu dostumuz Başkanlıkta uzmanlık ile beraber bir de "Jet Başkan" unvanını kazandı. Hayırlı olsun diyelim. Bu haftaki yazımızın başlığındaki üç ihtimalden birini seçmek herkes gibi okuyucularımızın hakkıdır!. Biz kendimize göre yaptık!..