ABD, Irak'ta mahallemize komşu geldi. Her mahalleye yeni taşınan komşu bir merak konusudur. Onlar da öyle oldu. Ağzı olan kendi dilinden bildiği gibi yahut da daha çok bilir bilmez rastgele konuşur oldu. Bunu biraz da doğal karşılamak lazım. Âdet öyledir, mahalleye gelenler zengin, muteber ve kudretli kişiler mi? Yeni mekanlarına kiralık mı? Yoksa kökten temelden komşu mu geliyorlar? diye merak edilir. Bütün bunlar olağandır. Yeni gelenler eğer şimdi söylendiği gibi çok zengin ve eli açık, insancıl kimseler ise, mahalleli memnun olur. Hiç olmazsa "hoş geldiniz" misafirliğine gidecek olursanız rahat bir koltukta oturur karşılıklı komşuluk muhabbeti başlatabilirsiniz. İzzet ikram ve itibar görür, siz de bu komşuluğun gereğini karınca kararınca kendinize göre yapar sevgide, görevde kusur etmezsiniz!.. Bunun tersini düşünmek bile istemiyorum. Farzı muhal böyle bir ihtimal ortaya çıkarsa mahallenin insanları tedirgin ve hatta rencide olur. Kazara bu komşuda yangın çıkacak bile olsa kimse yardımına gitmez!.. Çok şükür ki görünürde öyle bir hal yoktur!. Gelenleri yakından tanıyor sayılırız. Geçen asırda adamlar yerlerinden yurtlarından kalkıp ummanlar okyanuslar aşarak Avrupa'ya geldiler, iki dünya savaşını hem Avrupa da, hem de Pasifik dünyasında çıkan dünya savaşı yangınını söndürmekte yardımcı oldular!. Onunla da yetinmediler savaşan Avrupa'yı, "Kim bizden? Kim bize karşı idi?" diye bir ayırım yapmadan yeniden yapılanmalarına yardımcı oldular. Almanya bunun en çarpıcı örneğidir!. Şimdilerde yine Birinci Dünya Savaşından ikincisine sıçrayan, eski Osmanlı Mülkünden koparılan Orta Doğu bölgesinde şurada burada, örneğin, Irak'ta, Suriye'de Ürdün'de Lübnan'da, Filistin topraklarında, zaman zaman parlayan ve tüm Arabistan ve Körfez ülkelerini de tehdit eden bir ateşin söndürülmesini kendilerine görev sayan bir hal ve tutumları var!. Dünyanın kuvvetler dengesinde ne kadar süreceği belirsiz güçlü bir yalnızlığın içgüdüsü ile kendilerini dünyanın "Düzen Kurucusu ve Koruyucusu" saymakta olmalarında bizce şaşılacak hiçbir şey yoktur. ABD'nin Irak'ta bize komşu gelmeleri, belki daha da yayılacak olmaları ihtimali bu yüzdendir!. ABD bizim dostumuzdur. Bu dostluk İkinci Dünya Savaşından sonra başlamış. Stalin'li Sovyet Rusya'nın 1925 anlaşmasının feshi ile başlayan bir tehdit süresi içinde onları yanı başımızda görmüşüzdür!. Türkiye'nin kendi sınırlarını korumaktaki azmini yakından gören ABD çok yardımcı olmuştur. Amerika'da görevi başında vefat eden Büyükelçimiz Rahmetli Münir Ertegün'ün naaşı ABD'nin o zamanlardaki Amiral gemisi "Missouri" zırhlısının güvertesinde Dolmabahçe sarayı önünde ve bir ABD müfrezesinin ihtiram nöbetinde göründüğü zaman Stalin'de Sovyetler de bunun anlamını gayet iyi anlayabilmişlerdi! Türkiye bunun altında kalmadı. Kore savaşlarında Amerikan Ordusu ile omuz omuza savaştı. Knouri savaşlarında askerlerimizin gösterdiği destanlar dolusu kahramanlık koskoca bir ABD tümenini kuşatmadan kurtardı. Bir başka yaklaşım da Türk Silahlı Kuvvetlerinin o tarihten bu yana ABD Formasyonu ile eğitilmekte olmasıdır.. Silah ve teçhizatı da aynıdır.. Stratejik ortaklık diye bilir bilmez konuştuğumuz tekrarladığımız kavram da işte bu olmalıdır. Arada yazılı bir anlaşma var mıdır? Pek zannetmiyorum! deyimin kaynağı hedeflerdeki benzerlik ve hatta ayniyettir. Aklıma şimdi geldiği için yazıyorum. TC. Hükümeti Kore'ye asker göndermeye karar vermişti. ABD bu sevkiyatın bir an önce yapılmasını istiyordu. Hükümet, dönemin Devlet Bakanı Rahmetli Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu'nu görevlendirmişti. Karaosmanoğlu'nu ziyaret eden üst düzey bir ABD generali ve sefaret müsteşarı ile konuşmalarına genç bir diplomat olarak yardımcı olmaya çalışıyordum. ABD generali en inandırıcı bir üslup ile "Askerinizin silah ve techizatı bizimkiler ile aynı onun için askerleriniz uçaklara silah ve teçhizatlarını uçaktan inerken alsınlar!.." diyordu.. Fevzi ağabey benim yakınımdı. Üstelik Galatasaray'da benim velim idi. Hiç böyle kızdığını, kızardığını görmemiştim. "Söyle bu adamlara Türk askerini paralı asker mi sanıyorlar? Bizim askerimiz silahını almadan savaşa gidemez!.." dedi ve ayağa kalktı idi. Amerikalılar üzülecek, alınacak sandım idi. Tam tersine böyle bir milletin askeri ile birlikte savaşmak bizim için büyük onur kaynağıdır dediler. Bunu tezkere mezkere hikayelerine haksız ve yersiz olarak alındıklarını hissettiğim için yazıyorum. ABD buralarını bilmez. İngilizlerden kopya çekmeye çalışır gibi bir halleri var!.. Sakın ola ki bir yanlış yapmasınlar bir yerde Türk her yerde Türk'tür. Sakın yanlış bir değerlendirme yapılmasın, Türk'e alternatifler aranmaya kalkışılmasın!.. Dost doğru söyler!. Biz iyi dostuz!.