İtalyan seçimlerinden alınacak çok ders var!

A -
A +

İtalyan Başbakanı Berlusconi dünyanın en zengin politikacı, başbakanı olarak ikbalin zirvesinde idi. İtalyan medyasına hakimdi. Sekiz on kadar TV kanalı vardı. Bunlar devlet TV'si ile iş birliği yapıyorlardı. Çeşitli alanlarda iş yapan ona yakın şirketlerinde temettü olarak şahsına 2004 yılında 79 milyon euro düşmüştü. Bu seneki temettü yekunu iki misline yakın 141 milyon euro olduğunu yabancı ajans haberlerinden öğreniyoruz. Ünlü Milano Futbol Klübünün yıllardır Başkanı imiş, Başbakan olduktan sonra usulen bırakmış ama şirketleri Milano Klübünün borçlarını birkaç yıl içinde kapatarak sırtını düzeltmiş. Hasılı Sayın Başbakanımızın yakın arkadaşı ve dostu -Dolayısıyla Türkiye'nin de dostu- olan Berlusconi her türlü ikbalin zirvesinde imiş. Bizde eskilerin bir sözü vardır: "Zirve-i İkbal, Mebde-i Zevaldir!" sözü doğudur. Zirveler sivri olur, üzerinde bağdaş kurup oturamazsınız..." Berlusconi seçimleri mikroskopik bir farkla kaybetti. Avrupa Birliğinin eski Komisyon Başkanı Romano Prodi'nin sol koalisyonu bir milletvekili farkla seçimleri kazandı. Berlusconi itiraz edeceğini ve oyların yeniden sayılmasını söylüyor. Belki George Bush'un birinci Başkanlık döneminde olduğu gibi kavga mahkemede sonuçlanacak gibi görünüyor! *** İtalya bizim yakın komşumuz ve dostumuz sayılır. Kurtuluş Savaşımız sırasında Mustafa Kemal ve arkadaşlarına diğerleri gibi düşmanlık etmedi. Aksine silah ve cephane satmak suretiyle yardım bile etti denibelir. Yeni hükümeti kuracak olan Prodi bize karşı ılımlı, Adaylığımız konusunda "Hem oynaya hem oynamaya" bir tavır içinde oldu. Avrupa Birliğinin Hükümeti sayılan Komisyon Başkanlığından çok zor bir zamanda ama kendi politik kariyeri bakımından en uygun zamanda ayrılmış oldu. Şimdi muhalefetle kıl payı bir parlamentoda İtalya'yı nasıl yönetecek? Bilemiyoruz. Bizde AK Parti hükümeti mutlak ekseriyete rağmen zayıf kalan muhalefet karşısında bayağı zorlanıyor. Bazen "Ana muhalefet partisi fazla mı ileri gidiyor" diye de düşünmüyor değiliz. *** Bu yıl ve önümüzdeki yıl Avrupa'da ve dünyada çok seçimler yapılacak. Bizde durum değişik. Takvimde Cumhurbaşkanı seçimleri önde geliyor. Seçimler de TBMM'de yapılacak. İktidardaki partinin istediği olacak. Bu doğaldır ama yeni iktidar -Bu yine AK Parti bile olsa- birkaç ay evvelki Parlamentonun seçmiş olduğu cumhurbaşkanı ile nasıl uyum sağlayacak? Bu konunun AK Parti kurmayları ve özellikle Sayın Erdoğan'ın düşünmesi gerekeceğini düşünüyoruz. Ne dersiniz? Belki de bir sürpriz erken seçim önümüze çıkabilir. Hakkımızda hayırlısını temenni ediyoruz. Son olarak yazabileceğim şudur: İtalya'daki seçim mücadelelerini ve iki aday arasındaki küfür ve hakaret tartışmalarını medyadan izledim. Sonunda tesellisini buldum "Ne de olsa bir Akdeniz memleketiyiz!" diyerek bu haftaki yazıma son verdim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.