Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım!..

A -
A +

Henüz AB'ye girmedik, müzakere tarihinin ne zaman verileceği, hatta verilip verilmeyeceği bile belli değil. Ama sağdan soldan çeşitli ve çelişkili haberler sızdırılıyor. Uyum kanunlarını çıkardık ya. Basın özgürlüğü zaten vardı, gazete manşetleri de ucuzladı ya, artık her konuda olanca hızı ile rastgele yazıyor, çiziyor kunuşuyoruz. Bütün dünyada olduğu gibi üç yıl önceki ikiz kuleler saldırısının yıl dönümü yaklaştıkça uluslararası terör olayı iğrenç görüntülerle her yerde yaygınlaşarak hızlanıyor. Masum insanlar, gazeteciler, kadınlar ve hatta son Osetya olayında olduğu gibi, Türkiye'ye tarihi bir ziyaret yapmasını beklediğimiz Wladimir Putin'e Türkiye ziyaretini bir gün öncesinde ertelemek durumunda bırakacak kadar, çocukları da kapsayacak ölçülerde adileşebiliyor, vahşileşebiliyor!.. Bizde terör PKK'dan başka alanlara da yaygınlaşarak devam ediyor. Buna karşı ne yapabiliyoruz? Pek belli değildir. Kimilerinin deyimine göre, "Tabu"ları yıkıyoruz. Tabu dediğimiz nedir? Putları simgeleştirerek, mukaddes sayan ve onlara dokunmaktan ürken bir Totemcilik, yahut bir batıl itikatlar dizisi mi? Yoksa sadece etrafa "bir şeyler yapılıyor" izlenimi verebilmek midir bilemiyoruz. Ama önüne gelen AB cüppesini giyerek Sancho Pancho gibi Devlet değirmenin kanatlarına saldırıyor, sonra da "Tabuları" kaldırdığımızı sanıyoruz! *** Bilinen, gözle görünen, bizde de bir şeylerin hiç de iyi gitmediğidir. Nerede ise Hamlet gibi "Danimarka Krallığı'nda kokuşmuş bir şeyler var!.. diyeceğiz! Bakıyorsunuz ortada saldırılmadık hiçbir kavram kalmamış. Yerini bir acayip kargaşa ve inançsızlık almış. Kapısında "Adalet Mülkün Temelidir" yazılı mahkemeler, hakimler çaresiz. Aralarından biri "Vicdanı-cüzdanı" kafiyesinin cazibesine kapılarak kolayca saçmalıyor. Yargıtay Başkanının Mafya ile ispat edilmemiş ilişkisi MİT raporunda yer alıyor ve bu açıklanıyor!. Devlet içinde en gizli kalması gereken bir organın da bu kavganın içine boylu boyuna yatırılmak istendiğine tanık oluyoruz. Bütün bunlar bizatihi Devlet kavramını rencide ediyor!.. "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!.. diyen Rahmetli hocam Mahmut Esat Bozkurt'un sesi kulaklarımda çınlıyor! Kime dayanacağız? Kime güveneceğiz? *** Sanırım bir zamanlar bir başka vesile ile yazmıştım. Tekrarında mahzur yok. Vakti ile Kral Frederic Guillaum'un Prusya'da çok güzel bir malikanesi varmış. Sınırdaki küçük bir ırmak üzerinde beyaz bir değirmen varmış. Kral bu yaşlı değirmenciye bir gün değirmeni ve arazisini satmasını teklif etmiş. Adam olmaz demiş. Çok para vereceğini söylemiş, yine olmaz demiş. Kayzer Guillaum'un kafası kızmış "gerekirse zorla alırım ben Kayzerim!.. deyince, ihtiyar değirmenci cevap vermiş: Senin Kral olduğunu biliyorum ama Berlin'de Yargıçlar var!.. demiş... Biz gerektiği zaman Prusyalı değirmenci gibi "Ama Ankara'da yargıçlar var!" diyemeyecek miyiz? Bizde de mahkemelerin, yargıçların hepsi Berlin'dekiler kadar muhteremdir. Öyle olmasını isteriz. Onlara Prusyalı ihtiyar değirmencinin Berlin'deki yargıçlara inandığı kadar inanmak ve güvenmek bizim de hakkımızdır. *** MİT teşkilatına gelince, devletin güvenliği ile igili, en gizli bir örgütümüzdür. Dünyanın her ülkesinde olduğu gibi bizde de Devlet Güvenliği ile ilgili istihbaratı, iyice kontrol ederek ilgili makamına sunar. Biz diplomasiye girdiğimizde adı "MAH" diye bilinir öyle yazılırdı. Bu "Milli Emniyet Hizmetleri" tabirinin eski harflerle yazılışının ilk harflerinden oluşan ve öyle okunan tabirdi. Gizlilik derecesi pembe kâğıtların üzerine mor mürekkeple vurulan hilal damgasının sayısından anlaşılırdı. Şimdilerde Milli İstihbarat Teşkilatı deyiminin kısaltılmışı olarak MİT diye bilinir. Cumhuriyet tarihimizde çok önemli hizmetleri vardır. Benzeri yabancı örgütler arasında da çok önemli ve itibarlı bir yere sahiptir. Gönül şimdiye kadar alıştığımız, gizliliğin ülke çıkarına korunması yolundadır. MİT Başkanı ve mensupları diğer bazı üst düzey bürokratlar gibi iktidarlarla birlikte gelip gitmezler. Konu hükümetlerin değil devletin güvenliği ile ilgilidir. Bir örnek vereyim: Bir NATO ülkesinde seçimlerde Başkan değişir yerine başka bir partiden olan gelir. Kendisine istifasını sunan teşkilat başkanına görevine devam etmesini söyler. Milli İstihbarat Başkanı dürüst bir adamdır. Yeni Başkana der ki; "Ben siyasi görüş bakımından sizin partinizden değilim. Başkanlık seçimlerinde de oyumu size değil başkasına kullandım!" Yeni başkan bunu kendisinin de bildiğini söyler ve görevine devam etmesini ister! Adam göreve devam etmeyi kabul eder ama bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmez. Sayın Başkanım görevime devam edeceğim ama biliniz ki beni bazan yatak odanızda bile hissedebilirsiniz!.. "Başkan müthiş bir kahkaha atar." Tamam tamam karıma haber vereyim ihtiyatlı davransın! Bu karışık ve tatsız konuyu da bu nükte ile bitirmiş olalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.