Makedonya... Makedonya

A -
A +

Ekselans... Siz ki, Büyük İskender gibi bir Makedonyalısınız!.. Makedonya şimdilerde yine sıkıntılı bir dönemden geçmektedir. Sağdan soldan, ama en çok bizden Türkiye'den yardım istemekte ve beklemektedir. Milattan çok öncelerden beri büyük medeniyetlere, özellikle eski Yunan ve Roma medeniyetlerine bir beşik olmuş. Anadolu uygarlıkları ile temas kurmuş, karşılıklı etkileşmiş ve her alanda büyük insanlar yetiştirmiş bir bölgedir. Tarihin akışı içinde Avrupa'daki yeni oluşumun rüzgarları ile Yugoslavya tanımlaması içinde Federe bir Devlet iken diğer beşi gibi istiklalini ilan edebilmiş, avuç içi kadar bir bölgede (25.000 km2) bizim bir vilayetimiz kadar insanı barındıran (iki milyon civarında) bir ülkedir.. Halkı Makedonlar, Türkler ve Arnavutlardan oluşur. Komşuları Bulgaristan, Yunanistan ve Kosova ve dolayısı ile şimdilik Sırbistan'dır. Halkının üçte birinden fazlası Müslümandır. Şimdilerde Arnavutlardan ve özellikle Kosova'dakilerden desteklendiği söylenen ve bilinen Arnavut gerillalarının Kalkandelen'den başlayarak kanlı tacizlerinden feryad ü figan içindedir. Cumhurbaşkanımıza ve Ecevit'e yalvar-yakarmaktadırlar. Ecevit'in Makedonya'ya özel bir sempatisi olduğunu bilirim. Oradaki Türk toplumu ve entelleri ile hep sıkı temas ve iletişim içinde olmuştur. Bir zamanlar fena merak saldığı dilde ve yazımda öz-Türkçeleşme harekatında orada çıkan Türkçe bir dergiyi (Yaprak dergisi) bir deneme laboratuvarı olarak kullandığı bilinir.  Efendim sözlü, görüntülü ajans haberlerinde Makedonya ile ilgili haberler öylesine çoğaldı ki, Aktüaliteden pek uzak kalmamaya gayret eden bir köşe yazarı olarak bu haftaki yazımın konusunda bir değişiklik yapmak zorunda kaldım. Sözde, Kemal Derviş'in yıldırım planından sonra dış ziyaretlerine neden ABD'den değil de Almanya'dan başladığını düşünüp bulmaya ve sizlere de aktarmaya çalışacaktım. Hasbel kader oralarda uzun yıllar sefirlik yapmış olmanın dürtüsü ile bilirim, bulurum sanmıştım!.. İyi ki beklemişim, zaman daha başka nedenler de gösterir gibi oldu. Makedonya olayları imdada yetişti onu yazmaya başladım.  1928 yılı sonlarına doğru idi. Gazi Mustafa Kemal bir "İtimatname" merasimi vesilesi ile yabancı bir büyükelçiyi kabul edecekti. O zamanlar özellikle Büyük Devletler Türkiye'ye en gözde, yetenekli, en seçkin ve kişilikli Büyükelçilerini gönderirlerdi. Bunlardan çoğunun sonraları ülkelerinde Bakan, Başbakan veya diğer büyük mevkilere geçtiklerini hepimiz görecektik. O gün gelen de onlardan biri idi.. Babadan dededen diplomat, Devlet adamı ve Fransız Akademisine seçilerek "Ölümsüzleşecek" kadar seçkin bir yazar ve edib idi. Bu merasim için Çankaya'ya çıkarken diz kapaklarına kadar inen altın sırmalarla murassa "Ambassadeur" üniformasını giymişti. Yanında yine büyük üniformalarını giymiş askeri ve diplomatik maiyeti vardı. Programa göre önce Devlet Başkanını saygılı biçimde selamlayacak, nutkunu söyledikten sonra içinde Fransız Cumhurbaşkanının imzası ile itimatnamesini sunacaktı. Diplomatların en değerli sermayelerinden biri talakat, belagat ve ikna kabiliyetidir. O gün huzura çıkan Fransa Büyükelçisi COMTE DE CHAMBRUN'da bu kabiliyet fazlası ile mevcuttu.. Söze "Ekselans!.." diye başladı ve devam etti; Siz ki Büyük İskender gibi Makedonyalısınız!.. Siz ki Büyük İskender gibi çok büyük bir Komutansınız!.. Siz ki diye devam edecekti ki Mustafa Kemal Atatürk elini kaldırarak müdahale etti. "Beyhude zahmet buyurmayınız Sefir Cenapları.. Büyük İskender ile aramızda tek benzerlik ikimizin de Makedonya'da doğmuş olmamızdan ibarettir. O büyük bir cengaverdi. Dünyayı fethetmek hevesine kapıldı. Kendi ülkesini ihmal etti. Ben sadece vatanımın kalan kısmını düşman istilasından kurtarmak için savaştım!." Bu olayın çok ilginç devamı vardır. Ama bugünkü konumuzla ilgili değildir.  Efendim, Tito Yugoslavyası dağılırken Balkanlarda çok karışıklıklar olacağı belli idi. Nitekim şimdiye kadar olanları gördük, izledik. Kosova bir bakıma Avrupa Birliği için bir sınav niteliğinde idi. Birleşmiş Milletler adına beş devletin askerleri belirli bölgelerin güvenliğini sağlayacaklardı. Bunların yanında Türkiye ve Yunanistan da biri Fransız, öbürü İngiliz Birliklerinin yanı sıra görev yapacaklardı. Bir nevi Devlet kurulur gibi yapıldı. BM adına görev yapacak bir Fransız Politikacısı Dr. COUCHENER, iki yıldan fazla uğraştı, onu uzaklaştırıp şimdilerde Danimarka'nın eski savunma bakanını getirdiler. Bu bölgede AB ile NATO rekabet halinde bir görüntü sergiliyorlar. Putin'in Rusya'sı da sinmiş fırsat bekliyor. Balkanlar bir barut fıçısıdır demek eskiden beri adet olmuştur. Eğer öyle ise ODAK NOKTASI "MAKEDONYA" olacaktır. Orada tek milli azınlık sadece TÜRKLERDİR. Öz be öz Türktürler. Evladı Fatihanın direkt AHFADINDAN gelirler. Onların Türkiye'ye göç etmelerini önleyerek, onları oradaki kendi evlerinde barklarında rahat ve güvenlik içinde yaşamalarını sağlamak Türkiye Cumhuriyetinin görevidir. Bunu yapmazsak Yunanistan'ın da ekmeğine yağ bal sürmüş oluruz. Zira onlar pusuda beklemektedirler. Hatırlayacaksınız Yugoslavya'nın dağılması sırasında doğal olarak MAKEDONYA da istiklalini ilan edince ilk itiraz eden Yunanistan olmuş, adamların öz be öz isimlerini kullanmalarına, ülkelerinin bu isimle anılmasına engel olmak istemişlerdi. Makedonya konusunu izlerken Yunan faktörünü ihmal etmemek ve müteyakkız olmak durumu vardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.