Moskova'dan dünyaya mesaj var!..

A -
A +

Bu hafta yazılacak çok şey vardı. Tercihte bayağı zorluk çektim. Ama Moskova'da İkinci Dünya Savaşı'nın 60. yıl dönümü için hazırlanan ve savaştan galip veya mağlup çıkan bütün dünyanın üst düzey liderlerinin huzurunda gerçekleştirilen bu müthiş şenlikler sanırım düşünen başlar için pek çok mesajları kapsamakta idi. Bunları aklımıza geldiği sıra ile özetlemeye çalışalım: 1-1900'lü yıllarda dünya 3 büyük dünya savaşını gördü veya yaşadı. 1914-18 arasındaki Birinci Dünya Savaşı henüz tam sonuçlanmadan bitti sayıldı. Paris civarındaki tüm saraylarda her mağlup devlet için yapılan görkemli barış anlaşmaları ile barışın geldiği var sayıldı. Adına Versailles Sistemi denilen bu anlaşmalar dizisinde Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesi Paris civarındaki Sevres şatosunda imzalandı. Karşısına Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başlattıkları Milli Kurtuluş hareketi ve dolayısı ile Lozan çıktı. Arkası çorap söküğü gibi geldi ve sistem bozuldu. *** 2- Almanların 1 Eylül 1939 tarihinde Polonya'dan başlayarak tüm Avrupa'yı işgal etmeleri ile 2. Dünya Savaşı başlamış oldu. Zafer sarhoşluğu ile Sovyet Rusya'ya da saldıran Almanlar Stalingrad kayasına çarptılar. Sonunda Hitler'in bir efsane gibi ortadan kaybolması üzerine Alman Askeri Komutanlığı Uluslararası Kızılhaç Başkanı Kont Olaf aracılığı ile teslim olma şartlarını aramaya başladılar. O tarihlerde Sefaret Başkatibi olarak olayları içinden takip ediyorduk. 7 Mayıs 1945'te Fransa'nın Reims kasabasında Alman Mareşali Jodl kılıcını İngiliz Mareşali Bedel Smith'e kayıtsız şartsız teslim etmişti. Merasimde Müttefik Orduları Başkomutanı Eisenhower ile Rus Komutanı Suslaparov da vardı. Müttefikler arasında ilk anlaşmazlık burada patladı. Ruslar biz bunu saymayız asıl merasim bizim işgal bölgemizde yapılacak dediler. Almanlar yanaşmak istemedi. Jodl, "Benim teslim edilecek bir tek kılıcım vardı onu da Reims'te verdim" dedi gitmedi yerine Mareşal Keitel Karlhortst da ikinci merasime gitti. İşlem tamamlanmış sayıldı. Ruslar savaşın sonra ermesi tarihi olarak hep bunu sayarlar. Avrupa'da savaşın kendileri tarafından kazanıldığına inanırlar. Herkesi de buna inandırmak isterler. Bu önemli değil. İkinci Dünya Savaşı 1 Eylül 1939'da başladı 9 Mayıs 1945'te son buldu gerçeği kabul edildi. Edildi ama daha Şubat 1944 tarihinde yapılan ünlü Yalta Konferansında belli oldu ki Avrupa'da bir üçüncü savaş başlamak üzeredir. Bu sefer savaş galip Müttefikler arasında başlayacak ve 1990'lı yıllarda Gorbaçov'un Glasnost ve Perestroyka dönemlerine ve hatta iki Almanya'nın tamamen birleştirilmesine kadar devam edecekti. Filhakika Yalt ve Potsdam Konferanslarından sonra Stalin Rusya'sının Türkiye üzerindeki baskıları arttı. Türkiye'nin savaşa fiilen katılmayarak ordusunun gücünü böylesi ihtimalleri karşılayabilecek durumda tutulmasının faydası ve doğruluğu herkes tarafından kabul edilir oldu. Washington'da vefat eden Büyükelçimiz Münir Ertegün'ün naaşı o zamanların en büyük zırhlısı Missouri'nin güvertesinde Türk ve Amerikan bayrakları ile İstanbul'a getirilip Dolmabahçe önlerinde demir atınca Stalin mesajı aldı. Doksan derecelik bir değişimle Türkiye'ye dostluk yaklaşımlarında bulundular. 1964'de Stalin'in koltuğundaki Podgorni Ankara'ya geldi. İsmet Paşaya "Eski taleplerinin bir hata olduğunu, hatta istersek şimdilerde sınırdan bize toprak bile verebileceklerini söyledi." İsmet Paşa iki kolunu havaya kaldırarak: "Yook... Ne sizden bize, ne bizden size bir karış toprak olmaz!.." dedi. Adına Soğuk Savaş denilen bu üçüncü dünya savaşı Sovyet Rusya döneminin Rusya Federasyonu'na dönüşmesi, Demir Perdenin kaldırılması, bu ülkelerin daha ayakta serbestçe yürümeyi bile öğrenemeden NATO ve AB'ye alınmaları, sonra da iki Almanya'nın birleştirilivermesi ile sona ermiş sayıldı. Sayıldı ama bu sefer ABD'nin dünyada tek süvari pozunda Rusya'yı yok farzeden bölgedeki tutumu dünyada bir dördüncü savaşın başlaması ihtimallerinin yüksek ve uzak bulutlar gibi ortaya çıkmasına sebep oldu! Muazzam ve ürkütücü Moskova davetini çok iyi değerlendirmek lazımdır! *** Moskova Şenliklerinde neler oldu. Şimdiye kadar sakin ve munis görüntüsü ile tanınan Putin'in davetinde başta Başkan Bush Avrupa'nın hatta Asya'nın kalburüstü liderlerinin hepsi hazırdı. Orak-Çekiçli eski Sovyet Rusya bayrakları semalarda dalgalanıyordu. Kızıl Ordu bütün eski parıltısı ve tüm techizatı ile konukların önünden geçiyor, onları selamlıyordu. Putin, misafirlerini Stalin'in ülkesi sınır komşumuz Gürcistan'da "ABD başkanlarını çiftlikte ağırlama" Örneğinde villalarda ve datçalarda misafir ediyordu. Stalin "Rehabiliter" mi edilmek isteniyordu yoksa "Bu bölgede ben de varım!" mı denmek isteniyordu... Bence ikisi de aynı anlama gelir!.. Kanaatime göre bizim de içinde bulunduğumuz dünyanın bu en kritik bölgesinde ABD'nin ve özellikle Başkan Bush'un Rusya'yı yok farz ederek tek başına yeni bir düzen kurması, Pax Americana uygulamaları, yeni Orta Doğu haritaları çizmek hevesi karşısında hayli önemli güçlüklerin ilk belirtileri Moskova Festivalinde ayan beyan ortaya çıkmıştır. Burada Avrupa Birliği tasarımının da hızını ve gücünü iyi ayarlaması ve özellikle ABD'ye karşı tutumuna itina etmesi gereği bulunmaktadır!. Ümit ve temenni ederim ki Putin Rusya'sının savaş sonu şenlikleri bir gövde gösterisinden ileriye gitmez, bazı karamsar kafaların ima etmek istedikleri gibi insanlık âlemi bir Dördüncü Dünya Savaşı felaketi ile karşılaşmaz!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.