Haberleri dinlerken olayları izlerken heyecanlanıyor, Orta Doğu savaşı başladı diyerek telaşlanıyoruz. Aslında Orta Doğu'da savaş var!. diyenler ya doğruyu söylemiyorlar yahut da, olayları, gerçekleri kendi görüşleri istikametinde saptırıyorlar!.. Ortada savaş mavaş olduğu yok!.. Sadece İsrail'in, gözünü kan bürümüş "Kasap" lakaplı Başbakanı Ariel Şaron'un silahsız, savunmasız masum Filistin halkına karşı kadın çoluk çocuk demeden topla tüfekle, muazzam tanklar ve helikopterlerle giriştiğ insafsız, insanlık dışı bir saldırı, bir dalaş söz konusudur!. Görünen odur. Bu sadece insanlık dışı bir ayıp değil, aynı zamanda asgari insanlık ve askerlik adabına, ahlakına da aykırı, savaş kurallarına ters düşen bir davranış, bir saldırı, daha doğrusu düpe düz tek taraflı bir dalaş hareketidir!. Filistin halkının buna sivil intihar saldırıları ile karşılık vermeye çalışması bir çaresizliğin ifadesinden başka bir şey değildir. Bununla beraber tasvibi mümkün olmayan bu tür saldırı ve mukabelelerin ne ölçüde resmi Filistin örgütlerince ve özellikle Arafat tarafından düzenlendiği de açıklıkla bilinmemektedir. Nitekim pek çoğu Hamas, İslami Cihat ve benzeri illegal örgütler tarafından üstlenmektedir. Arafat'ın zorluğu "Hayır bunları ben yaptırmıyorum!." diyemiyor olmasından kaynaklanmaktadır. Günün şartları içinde bunu da anlayışla karşılamak gerektiğini düşünüyoruz. İsrail Hükümetinin, masum bir milletin, Filistin halkının seçilmiş Başkanı Yaser Arafat'ı yok edeceğim diye yola çıkarak, kimler tarafından yapıldığı veya yaptırıldığı tam olarak bilinmeyen "İntihar saldırılarını" bahane etmesi, yüzlerce insanı -savaş alanında değil- evlerinde barklarında, sığındıkları yerlerde göz göre göre tüm dünyanın gözleri önünde öldürmesi üçüncü bin yılın başında bir İnsanlık ayıbıdır. Böylesi bir davranış kimlere yakışır? Bunun cevabını en iyi ve doğru verebilecek olanlar Yahudilerin bizzat kendileridir. Bu konuda sorumluluk, Orta Doğu'da oluşturulan ve hepimizin resmen tanıyıp uluslararası ilişkilere girişmiş olduğumuz İsrail Devletinin yöneticilerine, siyasetçilerine ve askerlerine ait olabilirdi!.. Olmalı idi de!.. Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülke, bugüne kadar gelmiş geçmiş devletlerin en dev olanı, yahut öyle sanılanıdır. Kendisini, en güçlü en dokunulmaz saydığı bir anda dev gibi iki Boeing yolcu uçağı ile en güvenceli ve korumalı bir yerde, New York'taki ikiz kuleler ile Washington'daki Pentagon binasına yapılan vahşi ve korkunç bir "İntihar Saldırısı" karşısında elbette haklı bir infial gösterecek, bu cinayeti işleyenlerin en ağır şekilde cezalandırılması için peşlerine düşecekti. Bu anlamsız ve ahlaksız terör saldırısının başta bizzat Başkan Bush'tan başlayarak Amerikalılarda hatta tüm dünyada bir terör korkusu ve nefreti uyandırmış olmasını, biz Türkler kadar hiç kimse anlayamaz. PKK teröründe otuzbin insanını kaybetmiş bir millet olarak kayıtsız şartsız ABD'nin yanında yer aldık. Bununla beraber Terör konusundaki vehim veya yanlış değerlendirmelerden sakınılması gereği de unutulmamalıdır!.. Nitekim İsrail yöneticileri, başta Ariel Şaron olmak üzere ABD'nin "Terör" konusundaki hassasiyetini düpedüz sömürmekte, masum Filistin halkına olanca vahşeti ile saldırırken İntihar saldırılarını sebep ve bahane olarak göstermeye çalışmaktadır.. Filistin topraklarında halen cereyan etmekte olan olaylar, gerçekler yorum geriktirmeyecek bir açıklıkla gözler önündedir.. Umarız bir gün gelecek dünya bu yanlış değerlendirmelerin farkına varıp gerçekleri görecektir.. Bunun ötesinde İsrailli veya değil, dünyadaki bütün Yahudiler "Ağlama Duvarına" dayanıp yok yere öldürülen masum ve savunmasız Filistinliler için ağlayacak ve günah çıkaracaklardır!.. Bu ayıptan en büyük pay da dünyanın halen en güçlü ve "sahabeti dolayısıyle" İsrail'e en yakın ve en etkili olabilecek durum ve konumdaki büyük devletler ve Amerika Birleşik Devletleri yöneticilerine düşecektir!.. Umarız ABD Dışişleri Bakanı Powel'ın Orta Doğu'daki bu yangın yerine gecikmeli de olsa yapmış olduğu ziyaret ve Dünya Kamuoyunun da baskısı ile kuşatma altında aşağılanmak istenen Filistin Lideri Yaser Arafat ile görüşebilmesi Orta Doğu'da kanayan bu yaraya merhem yerine geçecektir!.