Dünyanın hemen her yerinde ve her alanda seçim demek birilerinin yerine yenilerini koymak anlaşılır. Bu anlamda ve bugünkü politik sistem içerisinde "Yenileri" kavramı içeresinde "Eskileri" de bulmak mümkün ve hatta zemin ve zamana göre bu, ihtimal daha bile kolay görülebilir. Bununla beraber öyle de böyle de olsa bugünlerden başlayarak bir buçuk iki yıl içerisinde dünyaya nizam veren birçok ülkede yapılacak seçimlerde yalnız seçimlerin yapılacağı ülkeler için değil uzak yakın pek çok ülkeler de bu seçimlerden etkilenecektir. Bu yılbaşını ne Tony Blair ne de Chirac eski mekanlarında geçiremeyeceklerdir. Belki de anılarını yazmaya başlayacaklardır. Zira ikisinin de politika alanında yapacak fazla bir işleri kalmamıştır. Az da olsa Georges Bush için Irak'taki durum daha da kötüleşir, mevcut sivil savaş yaygınlaşarak resmiyet kazanırsa ABD Başkanı Vietnam ve Kore'deki örnekleri düşünmek zorunda kalabilir. *** Önümüzdeki yıl Putin için de aynı ihtimal -belki sadece şekil ile de sınırlı kalsa bile- geçerlidir. Stalin'in eski "Kızıl Ordusu" güç ve etki konusundaki "Önem ve etkinliğini "Gaz-Prom" İmparatorluğuna devretmek durumunda kalacaktır. Böyle bir ihtimalin Putin'in nüfuz ve etkisini ziyadesi ile değiştirmeyeceğini, aksine durumunun, St. Petersberg grubu yüzünden daha bile güçlenebileceğine iddialar da vardır. *** Bizim için önemli olan husus ABD ile olan ilişkilerimizde kâh gevşeyen, kâh sertleşen daha ziyade konjonktürel vuzuhsuzluktur! Bu konu yanlış anlamalara imkan vermeyecek bir açıklıkla sağlanmalıdır. Şimdiye kadar yapılabildiğine inanmıyorum. ABD'nin Dış Politikası; Başkan ve yardımcıları ile Askerî kanat ve dolayısı ile Milli Savunma Bakanı tarafından yürütülür. Yapılan incelemlere göre yeni Başkan bir dönem için seçilir ama ikincisi daha kolaylaşır. Ancak bu ikinci dönemin ortalarına doğru Başkanların talihsiz sayılacak durum ve tutumlara çok tanık olunmuştur. ABD Başkanı bir ay önceki seçimlerde KONGRE'deki zaif ve nahif ekseriyetini de kaybedince ve özellikle Kongre'nin Irak'a yeni asker göndermek kararını ret edince bu ret kararına bir kısım iktidar mensuplarının da katılmış olması. Başkan Bush'un durumu hayli sarsılmıştır. Ama Başkanın gözü karadır. Irak'tan değil asker çekmek tam tersine 25.000 kişilik yeni asker göndermekte ısrarlıdır. ABD'de dış politikanın uygulaması Başkanın sorumluluğundadır. Yapar mı yapar! Sonuçlarına katlanmak yalnız kendisine değil tüm Amerikan halkına ve aynı istikamette yürümeyi âdet edinmişlere değil bazı "Koalisyon" ülkelerine düşecektir. Bu arada en büyük ve kurnaz destekçisi İngiltere Başbakanı görevlerini bırakıp Genişletilmiş Orta Doğu; Bir kısım Cumhuriyetçi'ler de katılınca Başkanın durumu hayli sarsılmış olmakla beraber yine de Irak'a 35.000 asker daha gönderileceğini teyid etmesi iki yönlü bir durum ortaya çıkmaktadır: 1/ Başkan Irak savaşını her ne pahasına olursa olsun sürdürecek, bölgedeki Orta Doğu ülkelerini de bulaştırmaya çalışacaktır. 2/ Mümbit hilal diye adlandırılan Mezopotamya'dan hareketle bölgedeki bütün İslam ülkelerini bir süre için hükmü altında tutmaya çalışacaktır. *** Her iki ihtimal de aleyhimizedir! ABD için ise bir felaket olur. Dünyadaki yenilmezliği yara alır: Belki 2'nci Dünya Savaşı sonrası dünyada kuvvetler kutuplaşmasında yeni bir sıralama ortaya çıkar! Buna biz karışmayız! ABD günümüzde dünyanın en güçlü devletidir. Ama mazisi itibariyle, devlet yönetiminde yeni ve acemidir. Bugün savaş veya ihtilaf halinde bulunduğu ülke ve devletleri en kıdemsiz olanıdır. Bu hafife alınamayacak bir nakisedir. Birinci Dünya Savaşına kadar "Monreu Prensipleri" ile yönetilen ABD bu tarihten sonra gözlerini açarak savaş nimetlerinden ve askerî gücünden faydalanmaya yönelmiştir. Bugün, ülkemizin de kısmen dahil bulunduğu "Orta Doğu kaosu" buradan kaynaklanmaktadır. *** Bu yıl uzak veya yakın ama, ekonomik ve siyasi ilişkilerde daha da yakın birçok ülkelerde seçimler yapılacak "Yönetenler sıralamasında değişiklikler" olacaktır. Bazı ülkelerde hem Başkan hem de Parlamento seçimleri birer aylık bir farkla neredeyse aynı zamanda yapılmış sayılacaktır. Fransa'da Cumhurbaşkanlığı için birinci tur Nisan ayında, ikinci ise 6 Mayıs'ta yapılacaktır. Bu arada Türkiye'de aşağı yukarı aynı tarihlerde hem Cumhurbaşkanı hem de Parlamento seçimleri yapılacaktır. Sonuçlar ne olursa olsun Jacques Chirac'ın gidecek olması Avrupa Birliğinin ABD Politikasına olumsuz bir ölçüde hafifleyebilecek, buna karşılık İngiltere'de hem parti içinde Tony Blair'in gidecek olması Başkan Bush'u, Orta Doğu ve Irak konularında hayli zayıflatacaktır. Bu arada ülkemizde hemen hemen aynı tarihlerde önce Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacaktır. Memlekete ve Millete hayırlı olmasını içtenlikle diliyoruz! Türkiye'de Cumhuriyet ile demokrasi yaşıt sayılırlar!