2007 yılında dünyanın bir ucundan öbür ucuna sıralanan pek çok ülkede ya Başkanlık, yahut Teşrii Seçimler yapılacak. Denilebilir ki yılın bu ilk hafta ve aylarından itibaren bu ülkelerin iç ve dış işlerinde en ön sırayı seçimler alacak. Diğer konular göz ardı edilmese bile kendiliğinden biraz gölgede kalmış olacaktır. Bizde bile Ermeni asıllı bir Türk gazetecinin güpegündüz sokak ortasında öldürülüvermesi ülkenin ve hükümetin bütün gündemini altüst etti. Devlet başkanından hükümet başkanına kamuoyunun ve dolayısıyle medyanın aklını karıştırdı. Öncelikler sıralamasında değişiklikler yapılmak zorunda kalındı. Bereket versin katil çabuk yakalandı ve olay açıklandı. Türk kamuoyu bu olayda, özellikle öldürülen Ermeni asıllı Türk gazetecinin cenaze merasiminde bütün dünyaya muhteşem bir demokrasi ve insanlık örneği daha sergilemiş oldu. *** Bu haftaki yazımıza koyduğumuz başlığa gelince 2007 yılının uluslararası takvimine şöyle bakayım dedim. Seçimler başta geliyor. Dünyanın hemen her yerinde ya Başbakanlık yahut Parlamento seçimleri var. Fransa'dan, Rusya Federasyonundan, Çin'e Pakistan'a kadar uzanan bu uzun şerit içerisinde Türkiye de bulunuyor. Benzerlik ve sıralanma dolayısıyle özellikle Türkiye'yi ilgilendiren Fransa örneğinden başlayarak bir haftalık sohbet içerisinde ne kadar ilerleyebilirsek oraya kadar gidelim. *** Yıl başından itibaren Federal Almanya AB dönem başkanlığına fiilen başlamıştır. Haziran sonunda Portekiz'e devredecektir. Ama ondan evvel Şansölye Merkel kendi dönemine daha bir parlaklık verebilmek için AB'nin çekirdeğini oluşturan 1957 Roma Andlaşmasının 50'nci yıl dönümünü tüm önem ve haşmeti ile kutlayabilmek için kollarını şimdiden sıvamış görünüyor. AB dönem başkanlığı sona ermeden 21-22 Mayıs tarihlerinde Berlin'de AB üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanını bir araya getirecek tarihî bir zirve toplantısının hazırlıklarına başlamış durumdadır. Almanlar bu Andlaşmayı W. Hallestein'in gerçekten büyük gayret ve hizmetleri dolayısı ile biraz da kendilerinin eseri sayarlar. Bunda da pek haksız sayılmazlar. Alman Başbakanı 21-22 Mayıs Zirvesinden önce Avrupa Konseyine üye ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanlarını aynı amaçla Berlin'de yapılacak olağanüstü bir zirve toplantısına davet etmiştir. Bu toplantılar için, şimdiden bir "Büyük Avrupa" festivali gibi olağanüstü bir gösteri hazırlanmaktadır. Tek sakıncası AB'nin ağabeyi durumundaki Fransa'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri ile çakışmasıdır. Buna da bir çare bulunacaktır kanısındayız. *** Bu iki toplantıya Türkiye'nin davet edilmesi doğaldır. Bununla beraber, Türkiye henüz AB üyesi olmamasına rağmen 50'nci yılı kutlanmakta olan Roma Andlaşması'na ilk katılan bir ülkedir. Bu sebepten asıl kutlama tarihi olan ve 27 üye ülkenin davetli olduğu Berlin AB zirvesinde de hazır bulunması bence şarttır. Sanırım davetli olacaktır. Roma Andlaşmasına sahip çıkmakta daha 1959 yılında 237. maddesine göre "Avrupalı bir Devlet sıfatiyle" talip olmak suretiyle şimdiki 27 Avrupa Birliği üyelerinin yirmisinden önce gelir. *** Dolayısı ile Erdoğan ve Gül'ün makam ve unvanları seçimler sonrası değişse bile bu zirveye katılmalarını ben tabii görmekteyim. AB ilişkilerinin tekrar yoluna gireceğinden hiç kuşkum yoktur. Bu ilişkiler özellikle Portekiz'in başkanlık döneminde canlanacak ve onu takiben Fransa'nın Başkanlık döneminde rayına oturtulmuş olacaktır. Fransa böyle bol ışıklı olayların öncülüğünü elinde tutmak ister. Peki o tarihte Fransa'da kim başkan kim başbakan olacaktır? Bilinen tek şey şimdikilerden hiçbirinin olmayacağıdır! *** 21 Nisan 2007'de başkanlık seçimlerinin birinci turu yapılacak. Sona kalacak 2 aday arasında nihai seçim ise onbeş gün sonra yani 6 Mayıs tarihinde yapılacak ve Fransa'yı yönetecek başkan belli olacaktır. Geçen seçimlerde 3 aday vardı Jean Marie Lepin bir sürpriz yaparak Sosyalistlerin önüne geçmiş, Chirac ile başa baş güreşmişti. Bu sefer sanırım yarış Sosyalistlerin adayı Segolene Royal ile Sarkozy arasında yapılacaktır. Fransa ve Türkiye için hangisi daha iyisi ise onu temenni edelim. Dünyada bu yıl içinde yapılacak diğer seçimlerde de insanların refah ve saadetine yardımcı olacakların iş başına gelmelerini temenni ederek bu haftaki yazımıza son verelim.