Sinagogda terör!..

A -
A +

Geçen hafta İstanbul'da ağzına kadar patlayıcı dolu iki kamyonet şehrin birbirine çok yakın ve kalabalık semtindeki iki Sinagog'un önünde iki mel'un fanatik tarafından gelen geçenlerin gözleri önünde patlatılıverdi!.. Her iki mabette dua etmekte olan Musevi vatandaşlarımız vardı. Caddede ve yan sokaklarda evler, dükkanlar ve günün o saatlerinde yoldan geçmekte olan kadın erkek, çoluk çocuk masum insanlar vardı. Neye uğradıklarını bilemeden kimileri anında öldü, kimi başkaları yaralandı, parçalandı, oldukları yerlere döküldü. Olayın şoku yalnız İstanbul'u değil bütün Türkiye'yi, yalnız Türkiye'yi de değil bu sefer bütün dünyayı da sarstı. Hâlâ o şaşkınlıktan kurtulabilmiş değiliz!.. İnsanlık alemi, 2001 yılında New York'taki ikiz kuleler saldırısından sonra yeniden bir terör şoku içine girdi. Hâlâ bu şokun oluşturduğu toplumsal başdönmesinin etkisindeyiz!.. Bu olayı yapanlar kim olurlarsa olsunlar amaçları zaten bu toplumsal ruh haletini oluşturmak idi. Başarılı olduklarını söylemek zorundayız!.. Biz dini inançlarına bağlı bir milletiz kitabı olan üç Semavi dinden Ehamdülilah Müslümanız. "Gönül Çalaba baktı.. Çalab gönüle baktı!.. Üç kitabın manası budur işte var ise!. *** Terör, öldürmek, ne olursa olsun vardan yoktan, rast gele öldürmek, öldürerek başkalarını da sindirmek anlamına gelir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde terör zordurl. Çünkü oralarda Adalet vardır. Terör ondan korkar, çekinir. Mutlakiyet ve dikta rejimlerinde daha kolaydır. Çünkü böyleleri, Adalet kavramına pek aldırış etmeyebilirler!. Açın tarihi şöyle bir karıştırın. Terörün hep yukarıdan aşağıya doğru estiğini göreceksiniz. Bunun en son örneğini ırkçılık ve özellikle Antisemitisme, yahudi düşmanlığı konusunda Hitler ve yakın çevresi vermiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kampları, toplu sürgünler, soykırımlar, bütün medeni alemin korkak ve lakayıt tutumları arasında cereyan etmiştir. Buna karşı tek tutum sadece bizden, Türklerden gelmiştir. O zamanlar işgal edilen Avrupa Ülkelerinde Yahudilere ait evlere binalara sarı bir işaret korlardı. Bu "Katli ve gasbı vaciptir!." anlamına gelirdi. Bu işaretin yanına mahalli Türk temsilciliklerinin yapıştırdıkları "Burası bir Türk vatandaşının mülküdür!" Yaftası o binayı bir Siperi Saika gibi korumuştur!. Savaş sırasında kaçabilen Alman hocalarına, bilginlerine kapılarımızı ardına kadar açtık. Onları üniversite kürsülerimize oturttuk. Onlardan faydalandık, feyz aldık. Bu satırları yazan da o hocalardan feyz alanlardan biridir!. Bununla beraber hemen açıklayalım Hitler rejiminin oluşturduğu Hollocoust facialarından bütün Alman Milletini de sorumlu tutmaktan dikkatle kaçınalım. Yahudilere karşı uygulanan terör hareketlerinin Alman Milletinde halkında ne derin yaralar açtığına ben şahsen şahidim. Orada Büyükelçi olarak bulunduğum sıralarda bunu yakından gördüm. Alman Başbakan Willy Brandt'ın bir Hollocoust abidesinin açılışında diz çöküp gözyaşları içinde dua ettiğine şahidim!. *** İstanbul'daki feci terör olayını kim veya kimler yaptırdı? Neden yaptılar? Gibi konuları biz şöyle bir tarafa, ilgili bilginlere bırakıp düşünelim. Türkiye Demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. Adaleti vardır, mahkemeleri vardır, hepsini bulup çıkaracaktır. Biz bunların dışında kalabilecek sadace iki konu üzerinde okuyucularımızı düşünmeye davet etmekle yetinelim. 1/Terör, en çok yapıldığı yerde sınırlı bir etki yapar. Çok defa tebdili kıyafet gezer!.. Terörden canı yanmayan bölgelerde "Milli Kurtuluş Hareketi" görünümünde sempati toplamaya çalışır. PKK olayında olduğu gibi himaye bile görür!.. Sonra da böylesi ülkeler yöneticileri Sinagog saldırısında olduğu gibi çarşaf çarşaf taziye mesajları gönderirler. Sayın Adalet Bakanı Çiçek bu baklayı ağzında çiğnemeden çıkardı. Çok da isabet etti. 2/Terör özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra yaygınlaştı. Sebebi basittir. Güçlüler öylesine güçlendi ki onlara karşı çıkanlar pusu kurmak suretiyle, hile ve aldatma yolu ile mukabele etmeyi yeğlediler. Bugün şahidi olduğumuz, intihar saldırıları, bu mukabele stratejisinin örneği gibi görünmektedir!. Kanımızca konu sınırlarımızı çok aşan, insanlık alemini ilgilendiren bir önem ve genişlik kazanmıştır. Üzerinde durulmaya mutlaka değer!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.