Her harekette bir bereket vardır" derlerdi eskiler!. Doğru da söylerlerdi. AK Parti iktidarının iş başına gelmesinden bu yana memleket, millet, hükümet olarak dur durak bilmeyen bir hareketin içindeyiz, bereketin ise hâlâ beklentisindeyiz!.. TBMM, kanun yapma vitesini otomatiğe takmış gibi. Bütün bunların hepsini AB'nin dayanılmaz özlemi içinde özenle yapıyoruz!. Burada içtenlikle ifade ediyorum ki bugün AB üyesi 25 ülkeden hiç birisi, ama hiçbirisi kanuni mevzuat ve müktesebat açısından bizim şimdi olduğumuz kadar hazır ve ehil değildi! Halen hiç birisi de bizim olduğumuz kadar AB konusunda inançlı ve heyecanlı değildir... *** AB'nin dönem sonu toplantıları, aile fotoğrafları muntazaman devam ediyor. Üye olamadık ama bizi aileden sayıyor sofraya bile oturtuyorlar. Buna da şükrediyoruz. Birkaç hafta önce ABD'de Sea İseland'da bir G-8'ler zirvesi yapıldı. Bu zengin 8'lerin yedisi beyaz, biri de sarı ırktan, yarım asra yakındır böyle aralarında toplanır dururlar. Bu sefer diğer bazı ülkeler ile beraber biz de davetliydik. Sevindik kendimizi bir anda onlardan biri sandık aldandık. Uçaktan indiğimizde ayaklarımızın altından kırmızı halıyı çekiverdiler! O zaman anladık ki yine bir angaryaya koşturulacaktık. Genişletilmiş Orta Doğu haritası üzerinde bize verilecek bir görev olmalı idi. Henüz tam olarak bilmiyoruz. Bunu bu köşede yazdık. İhtiyat temennisinde bulunduk... *** Geçen hafta Başbakanımızın kızı evlendi. Binbir gece masallarını andıran düğünü Medyadan izledik. Allah ikisini de mesut etsin. Bu düğün kendi ölçüleri içinde ayrı bir siyaset zirvesine vesile oldu. İnşallah o da hayırlı olmuştur!. *** Sea İseland'da Irak konuşuldu. Afganistan konuşuldu. Sonra derken eski ABD Başkanı Ronald Reagan ölüverdi. Demokrat olsun, Cumhuriyetçi olsun, ülkesinde veya dünyada olsun sevilen bir adamdı. Doğru yanlış komünizmin çöküşünde emeği vardı. G-8 liderleri de cenaze törenine katıldı... Cenaze derken daha genişletilmiş bir Zirve haline geldi. Oradan bazı aktarılacak görüşler vardı. Ama yerimiz yoktu. Batı dünyasının liderleri bir defa daha orda buluştu. Beni şahsen en çok etkileyen Reagan ile beraber o dönemin en büyük İngiliz Devlet adamlarından Demir Lady Margaret Thatcher oldu. Hasta haline rağmen eski zamanlardaki gibi giyinmiş süslenmiş kalkmış gelmişti. Kendisi orada olduğu halde konuşmasını teypten verdiler. Belki konuşurken zorluk çekebilirdi diye düşünmüş olacaklardı, üzüldüm. Aklıma yıllar öncesi kendisini İzmir Havaalanında rahmetli Çağlayangil ile birlikte karşılamamız geldi. Henüz Menderes Havaalanı yapılmamıştı. Uçak gecikti hava karardı. O geceyi İzmir'de Efes Otelinde geçirip akşam yemeğini Alsancak'ta deniz üzerindeki bir balık lokantasında yemeyi, sonra ertesi sabah gündüz gözü ile Çeşme'ye gitmeyi bakana telkin etmiştim. Çağlayangil müteredditti. Demir Lady yorgun görünüyordu. Dışişleri Bakanımızın önerisine olumlu baktı "Çok iyi olur ama bana yarım saat müsaade edeceksiniz" demişti. Çağlayangil lokantayı da bilmiyordu. Hemen haber yolladık hazırlık yapıldı. Bayan Thatcher bizi pek fazla bekletmedi. Asansörden İngiltere'nin hanım Başbakanı, takmış takıştırmış, makyajını tazelemiş harika güzellikte ve zarafette yanında kocası ile birlikte mütebessim bize doğru ilerliyordu. Bize öyle geldi ki, sanki biraz evvel Chanel tayyörü ile uçaktan inen haşmetli İngiltere Kraliçesinin Başbakanı, Falkland Adaları kahramanı Demir Lady gitmiş, yerine tamamen başka güzellikte bir Lady, Hanımefendi gelmişti. Çağlayangil dayanamadı. Madam Thatcher'e hitaben "Sayın Başbakan, siz istediğiniz kadar büyük bir Devlet adamı olunuz, size Demir Lady diye bir lakap da takmış olsalar siz yine bir kadınsınız!.. Çok güzel bir kadınsınız!" dedi. Demir Lady'nin cevabı anında geldi. "Yoksa bir kuşkunuz mu vardı Ekselans?" dedi. Kocası dahil hepimiz gülmeye başladık. İzmir'de nefis bir akşam yemeği yedik. Ertesi sabah da toplantının yapılacağı Çeşme'deki Altın Yunus'a hareket etmiştik... Nereden nereye? Reagan'ın cenaze merasiminde gördüğüm İngiltere'nin ünlü Başbakanı Margaret Thatcher bana bu olayı tatlı tatlı hatırlatmış oldu...