Soluk soluğa bir seçim!..

A -
A +

Bizimkinden değil, geçtiğimiz 22 Eylül Pazar günü Almanya'da yapılan seçimlerden bahsediyorum. Bizimkine bir aylık bir süre kaldı kalmadı hâlâ nasıl ertelenebileceği tartışılıyor. İş ciddiyetini kaybeder gibi oldu. Halbuki seçim, Demokrasi ile yönetilen ülkelerde fevkalade ciddi bir iştir. Sistemin olmazsa olmaz bir şartını oluşturur. Alman seçimlerini yakından izleyip bir ibret dersi çıkarabilir miyiz? Diyerek Bilgisayarımın başına oturdum. Almanya'yı ve Almanları gerçek özellikleri ile tanımak zordur. Tarihi bilip, belleyecek, veya uzunca bir süre içlerinde, yan yana yaşayacaksınız! Mukayese akıl yolu değildir. Başkaları ile kıyas etmekte fayda yoktur. Bir defa Almanlar dünyanın en düzgün en disiplinli milletidir. Sokakta, parklarda kırlarda yürürken bile askerler gibi uygun adım yürürler! İkinci Dünya Savaşından bu yana elli yıldan fazla geçti. Dört işgal bölgesine bölünmüş bir Almanya'da Amerikan, Sovyet, İngiliz ve Fransız İşgal kuvvetleri komutanlarının müsaade ve icazeti ile kabul edilen bir "Temel Kanun" ile bugünkü Federal Almanya Cumhuriyeti ancak 1949 yılında kurulabilmişti. Bir süre sonra Sovyetler dışındaki işgal kuvvetleri çekilip evlerine dönmek istedikleri zaman hatırlarım en çok telaşlanan Almanya olmuştu. Özellikle Amerikalıların çekilmelerini önlemek için Almanlar yalvar yakar olmuşlar, bu askerlerin Almanya'daki masraflarını karşılamaya bile razı olmuşlardı. Talihin tarih ile alay etmesi gibi, geçen hafta yapılan ve savaş sonrası yapılanların 16'ncısını oluşturan seçimler durgunluk, işsizlik, yabancılar gibi klasik sorunların dışında iki büyük parti Hıristiyan Demokrat Birlik ile Sosyal Demokrat Parti arasında yapılan ve soluk soluğa tam bir eşitlikle sonuçlanan seçimlerde ana tartışma konusunu Alman-Amerikan ilişkileri oluşturuyordu. Her iki parti özellikle iktidardaki Sosyal Demokrat Parti artık Amerikan vesayetinden bu hal ile kurtulmanın yollarını arar gibi idiler. ABD ne dedi ne istedi ise şimdiye kadar hepsini yapmışlardı. Kosova'ya, Afganistan'a asker göndermişler, ama şimdi Irak konusunda tereddütleri vardı. ABD'nin muhtemel bir "tehdit ihtimaline karşı koruyucu savaş" kavramını pek akılları almaz gibi idi.. Seçim kampanyaları sırasında Schröder Hükümetinin "Yeşil" renkli bir bakanı bu yüzden Başkan Bush'u Hitler'e benzetmekten bile geri kalmamıştı. Ne ise böylesi zamanlarda söylenilenlere pek bakılmaz. Mesele büyütülmeden küllenmeye terkedildi. Ancak seçim sonuçları iki büyük rakip parti: Sosyal Demokratlar ve Hıristiyan Demokratlar arasında soluk soluğa, foto-finişle burun buruna berabere sonuçlanmış olmasına rağmen birincisinin Bundestag'daki sandalye sayısı, iki Lander'in özellikleri dolayısı ile 3 fazla oldu. Fakat asıl mücadele her iki büyük partinin yedeklerine aldıkları anahtar partiler arasında oldu. Hıristiyan Demokratlar oldum olası FDP Özgür Demokrat Partinin Sosyal Demokratlar ise Yeşiller partisinin ortaklığı ile icrayı hükümet ederlerdi. H. D. Gencher'in Liberal Partisi bu sefer beklenenden az, Yoshka Fisher'in Yeşilleri ise çok daha fazla sandalye çıkardılar. Schröder-Fisher koalisyonu göreve devam yetkisini aldı. Yeşiller kabine içinde bu sefer sanırım dört bakan koltuğu alacaklar.. Almanya seçimleri AB içinde son zamanlarda soldan sağa kaymak sınırının tam sonunda durmuş oldu. Türkiye bakımından sanırım bu sefer daha iyi oldu. Zira Bavyeralı Şansöliye adayı Stoiber'in Türkiye'ye ve Almanya'daki Türklere olan tutumu hiç olmazsa başlangıçta zorluklar çıkarabilirdi. Her demokrasi, kendisini yönetmeye talip adaylara kolaylıkla sahip olabilir. Almanya'da da öyle oldu. Soluk soluğa geçen seçimlerde kampanyalar belirli bir programdan ziyade parti liderlerinin kişilikleri üzerinde toplandı. Alışılmış ve daha sevimli davranan kazandı. Hayırlısı olsun ve darısı başımıza diyelim!. Almanya seçim sonuçlarından bizce çıkarılması gereken sonuç, AB'nin genişlemesi ve onun da ötesinde gelecekteki AB-ABD ilişkilerinin giderek çözümü güçleşen bir ikilem konularında görülecektir. Almanya'nın bu hali ile AB'nin bir üyesi mi? Yoksa AB'nin Almanya'nın bir Avrupa'sı haline mi geleceği mutlaka tartışılacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.