Spor ve siyaset... Futbolda rekabet!..

İkide bir dilimizden düşmez, yerli yersiz "Aman Spor"a siyaset karıştırmayalım" deriz... İyi deriz de bunu nedense hiçbir zaman beceremeyiz! Aslına bakarsanız. Burada bir garabet de yoktur. Spor insanların bir uğraşı, sağlığı veya keyfi zevki olduğuna göre insanla birlikte onun mayası ile hamurlaşmıştır ikisini birbirinden ayıramazsınız. Spor, siyasetten, siyaset de spordan faydalanır. Spor dalları, çeşit ve örgütleri geçtiğimiz yüz yılda akıl almaz biçimde güçlenmiş, örgütlenmiş ve yaygınlaşmıştır. Spor dalları arasında en hızlı gelişeni hiç kuşkusuz Futboldur... *** Eskiden yeni yetişmekte olan çocuklara sorarlardı: "Büyünce ne olacaksın?" cevap hazırdı. Çocuk kendi çevresinde hangi meslek itibarda ise onu söylerdi: "Paşa olacağım, doktor olacağım, mühendis olacağım vb." derdi. Şimdilerde çevrede o yaşlardaki erkek çocuklara sorsanız "Futbolcu olacağım!" diye cevap veriyor!. Bu hafta bu konuyu ele almamdaki sebep şudur: Bizim medyada pek göremedim. Halbuki artık her sabah gazetesini açan okuyucu manşetlere şöyle bir göz atıp hemen spor sayfalarını okuyor. Geçen hafta Türkiye Kupası maçı vardı. Futbol Federasyonu finali oynayacak iki İstanbul takımını bizce makul nedenlerle İzmir'de oynatmaya karar verdi. Ben TV'den seyrettim. Benzeri maçlarda her seferinde yerlerinden sökülüp; oyunculara ve taraftarların birbirlerine fırlattıkları koltukların üzerine bu maçta birer karanfil koymuşlar. Gül gibi bir maç oldu. Birilerinin biraz burnu kırıldı, ama kimsenin burnu kanamadı. İzmirliler güzel insanlardır. Bugün İstanbul'da İnönü Stadında benzeri bir maç olacak. Galatasaray ile Kupanın sahibi Beşiktaş karşı karşıya gelecekler. İnşallah, İnşallah diyorum sonuç ne olursa olsun havası İzmir'deki gibi olsun! *** Efendim önümüzdeki 6 Haziran-6 Temmuz arasında Almanya'nın çeşitli şehirlerinde Dünya Futbol Şampiyonası yapılacak. Dünyanın dört bir tarafından yüz binlerce yabancı taraftar Almanya'ya akın edecek. Gelecek olan taraftarlar aralarında örgütlenmişler. Bunların ayrı kıyafetleri, renkleri tutumları var. Başta İngiltere'den gelecek olan 10.000 Holigan olmak üzere; çoğu dazlak kafalı, kolları göğüsleri acaip şekillerdeki dövme damgalar ile süslenmiş... Hemen hepsi vur-kırcı.. Yabancı ve Avrupa'daki yabancıların özellikle Müslümanların daha da özellikle başta Almanya'dakiler olmak üzere AB ülkelerindeki Türklere karşı hazırlık yapıyorlar. Elebaşıları Avusturya'ya çok yakın bir Alman kasabasında toplanmışlar işin anlamlı yanı Hitler'in bu kasabada doğmuş olması ve başlarında da Hitler gibi "Duvar Boyacılığı"ndan yetişme bir faşistin bulunmasıdır. Hükümetimiz gerekli dedbirleri alabildi mi? Haberimiz yoktur. Bu hali ile Dünya Kupası vesilesi ile Almanya'ya gelecek aynı dazlak kafalardaki akımlar akıntısında İkinci Dünya Savaşındaki Yahudi Hollocaust'u gibi bir Yabancı-Müslüman ve Türk katliamına müsaade edilecek bir ortamın oluşması tehlikesi var mıdır? Umarım Alman ve Türk hükümetleri ve oradaki Türk toplumu gerekli tedbirleri almışlardır. Zira bu hali ile futbol taraftarlığı bir spor olmaktan çıkıp bir "terör" kılığına girmektedir. Uygar dünyanın ortak düşmanı "terör"e karşı alınması gerekli bütün caydırıcı tedbirlerin alınmış olduğunu düşünerek ferahlamak istiyorum. Bu bir uyarıdır! Sonuç olarak yazmak istediğim şudur. Sporu siyasetten ayırmak her zaman mümkün olmayabilir. Ama sporu terörün tasallutundan korumak bütün uygar ülkeler için bir namus ve şeref borcudur. Bu akşam, İstanbul'daki Galatasaray-Beşiktaş derbisinin sonuçları belli olacaktır. Umarım ki İstanbul Valisi ve Emniyeti, İzmir'deki meslektaşlarından geri kalmazlar. Huzurun bozulmasına müsaade etmezler! Böylesi futbol maçlarının sonunda galip kulüp taraftarının sokaklarda sabahlara kadar herkesi rahatsız eden klaksonlu, gürültülü gösterilerine tahammül ediyoruz. Ama ne olur? Yeter ki kimsenin burnu kanamasn!. Ben "Mektebim"den Galatasaraylıyım ama lütfen inanın ki bu akşam sadece bu duayı yapacağım!..