Türk-Amerikan ilişkilerinde bir yol kazası!..

A -
A +

Süleymaniye vak'ası Türkiye ile ABD arasındaki işbirliği ilişkilerinde fevkalade önemli ve her iki taraf için de öğretici anlamlı bir yol kazasıdır. Kazanın ilk şoku ve heyecanı atlatıldıktan sonra gerekli tedbirlerin alınması ve gerekirse yeniden birlikte yola çıkılabilmesi için neler yapılabileceğini birlikte düşünmek ve kararlaştırmak her iki taraf için de gereklidir. Bunda hem Türkiye hem ABD için faydadan da öteye bir zorunluluk vardır. Bunun için de her iki tarafta da politikacılardan ziyade serin kanlı sivil ve asker diplomatlara ve uzmanlara büyük görevler düşmektedir. ¥¥¥ Bu kolay bir iş değildir. Bir defa her yerde hemen, her ülkede olduğu gibi istihbarat örgütlerinin birden fazla olması, bunların da birbirleri ile belirsiz ama hissedilir bir rekabet içinde çalışmaları, koordinasyonu zorlaştırmakta birbirleri arasında rekabeti kamçılamaktadır. İkinci Dünya Savaşını izleyen soğuk savaş döneminde milli istihbarat örgütleri hemen her yerde haber almaktan ziyade yanlış haber yayarak kamu oyunu yanıltmak yolunu tercih etmişlerdir. İngiltere, Fransa, ABD ve Rusya bunun çok örneklerini sergilemişlerdir. "Information yerine desinformation!.." son BBC olayında olduğu gibi öne geçmektedir. Bunu önleyecek tedbirler çok denenmiş başarılı olamamıştır. Şimdi artık olan olmuş, ABD ve İngiltere Irak'ı işgal etmiştir. Geriye dönüş yoktur. Bununla beraber arızayı birlikte gidermek kaza yerinden birlikte ayrılarak yola devam etmeyi denemek yine de mümkündür. Örneğin İkinci Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi Marshall Planı benzeri bir ekonomik yardım programı hazırlanarak uygulamaya koymak ve 1949'da işgal altındaki Almanya'da olduğu gibi yönetimi mahalli hükümete tevdi ederek tedricen Irak'tan çekilmeye başlanabilir. Bunu yapmak hiç de kolay değildir. Ama tarafların tümü için faydaları pek çoktur. Orta Doğu ne bir Kore'dir ne de bir Vietnam'dır. Çok sayıda çeşitli ırkların inançların, din ve mezhep ayrılıklarının, tarihi özlem ve efsanelerin gerçeklerden çok daha fazla etkili oldukları insanların bir arada asırlar boyu birlikte ve kendi başlarına yaşamaya alıştıkları netameli bir bölgedir. Buralarını asırlar boyu Osmanlı gül gibi yönetti. Ama itiraf edelim ki Bağdat'a Vali dayandırmak her zaman güç oldu. En yakın örneği Ziya Paşa merhumdu. "Ana gibi yar olmaz!.. Bağdat gibi diyar olmaz!.." diyor sonra da kendisini hicv ediyordu!.. Bağdat'tan pişman ayrılmıştı. Tarih bir tekerrürden ibarettir diyenler hâlâ vardır!.. Irak macerası, tarihteki Kerbela vak'ası, Süleymaniye şımarıklığı, BBC'nin dünyayı sarsan, hem Başbakan Tony Blair hem de Başkan Bush'u zora sokan açıklamaları böyle bir çözümü kolaylaştıracak nitelikte değildir. Bu konuda Türkiye'nin herhangi bir katkısı olabilir mi? Tabii ki mutlaka olur ama çok dikkatli davranmak gerekir. ABD Irak'ta zordadır. Irak'ta sayıları 5000 olarak bildirilen PKK'lının Türkiye'ye avdete zorlanması bir çözüm değildir. İsteyen gelir istemeyen gelmez!. Teröre şekavete devam eden nerede ise orada cezasını bulur. Türk askerinin Irak'a gitmesini istemeyen şu veya bu Kürt liderin beyanları geçersiz, ama her zamanki kuşkuları aydınlatır niteliktedir. Dışişleri Bakanımızın şu sırada ABD'ye gitmesini -burada evvelce yazdığımız gibi- yersiz ve faydasız buluyoruz. Konu anlaşılacağı gibi zannedildiğinden çok daha karışık ve çapraşıktır ABD ile Türkiye arasında işbirliği her zaman her iki taraf için de gereklidir. Ancak bunun sağlam esaslara ve karşılıklı çıkarlar dengesine dayandırılması zor ama mutlaka zorunludur. ¥¥¥ Yakın aile çevremde bir Kore gazisi Kurmay Albay vardı. İlk kurmay hizmetini Kore'de yüzbaşı olarak yapmıştı. Amerikalıları severdi. Ama emir ve komuta, ast-üst ilişkilerinde ne kadar güçlükler çıktığını yana yakıla anlatırdı. Kendine göre bir değerlendirmesi vardı. Amerikalıları sever ama onları çocuksu bulurdu. Askeri Akademilerde hocalık da yapmış olan rahmetli Kurmay Albay Cahit Tanör yaşasa idi bugünkü olayları özellikle Süleymaniye vakasını nasıl yorumlardı? diye hep düşünürüm. ABD ile ilişkilerimizin yeniden ele alınması her türlü ön yargı ve hassasiyetlerden arındırılarak karşılıklı çıkar dengeleri üzerinde bir çözüme varmanın artık sırasıdır. Bunun daha fazla sürüncemede bırakılması zamanla iki tarafın da aleyhine olabilir. Süleymaniye olayında Post-Modern zamanların yeni bir Kerbela vakasının gölgesini ve titreşimini görmek isteyeceklere de fırsat ve imkan vermeyelim!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.