Umut haftası...

A -
A +

Umut haftası.. Hamur tahtası!.. Geçtiğimiz Ekim ayının son haftası hepimiz için son umut haftası idi. Dün, 3 Kasım 2002 Pazar günü oylarımızı çok şükür kazasız belasız sandıklara attık. Bugün bu köşeyi okuyacak olanlarla birlikte sonuçları TV haberlerinden ve gazete manşetlerinden öğrenmiş olacağız. Sevinenler olacak, yerinenler, olacak. Hangisi olursa olsun ama içimizden asla "Umut" kaybolmasın!. Bu satırları yazmakta olduğum sırada sandıklardan çıkacak oyların ne renkleri, ne de sayıları henüz bilinmiyordu. Gemici fenerlerinin bir tarafı ışıklı, aydınlık, öbür tarafı da siyah boyalı karanlık olur. İyimser ve umutlu olanlar hep aydınlık tarafına bakarmış. Biz de onlar gibi olaya umutlu ve aydınlık tarafından bakalım. Sandıktan çıkan oylar Millete hayırlı uğurlu olsun diyelim!. Millet ne yaparsa en iyisini en güzelini yapar!.  Geçtiğimiz hafta umut haftası idi bugün Demokrasiye atılan oyların siyaset sofrasında şekillenmeye başlayacağı sürenin başlangıcıdır. Eskiden hepimizin evlerinde çeşit çeşit boy boy hamur tahtaları bulunurdu. Tahtalar yılların kullanımı ile kendiliğinden pırıl pırıl cilalanmış gibi olurdu. Kıvamında iyi yoğrulmuş hamurdan bir avuç alınıp hafif un serpilmiş tahtanın üzerine atılır, sonra da boy boy, değişik incelikte oklavalarla yufkalar açılmaya başlanırdı. Sonunda ne çıkacağını fırına yollanılan kalaylı bakır tepsilere bakarak öğrenebilirdik. Bugün, önümüze düşen oyların içinden kıvamında bir hamur tutmak ve onu siyaset tahtasının üzerinde, istenilen kalınlık ve boyda incelterek şekillendirmeye çalışmak, bu sefer "Seçen"den çok "Seçilen"e düşecektir. Seçim kurullarından "Mazbata" alan vekiller en güzel en yeni elbiseleri ile TBMM'ye gelecekler. Aralarında en yaşlı olanın başkanlığında toplanıp sıram sıram yemin edecekler ve sonra da Meclis başkanı ve divanını seçeceklerdir. Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesidir. Bizler de vekillerimiz ve onların arasından çıkacak bir Başbakan ve Bakanlar tarafından demokratik biçimde yönetilmiş olacağız. Aslına bakarsanız Demokrasi dediğimiz, ne zaman halka muhtaç olursak ona takılan lakap gibi bir rejimdir. Bunun kendine göre kuralları vardır. Ona göre yönetileceğiz işte!.. Cumhuriyetin 79'uncu yıldönümü bayramını geçen hafta bu umutların telaşı içinde kutladık. Milletimize hayırlı ve uğurlu olsun. Bu "Toplumsal umudun" En mutlu, en güçlü kaynağıdır. Atatürk'ün dediği gibi, "İlel ebet payidar olacaktır!." Dediğim gibi bu yıl bir telaşa aceleye geldi. TV'den izlediğim kadarı ile pek gereği gibi coşkulu kutlayamadık gibi geldi!.  Seçimden ve sonuçlarından beklentilerimiz özetle şudur: Önce seçimlere katılım çok olmuş olsun. Kadınların ve ilk defa oy kullanacak gençlerin katılımı bol olmuş olsun. Oyların dağılımı, halkın genel arzu ve isteklerini yansıtabilecek nitelikte olsun. TBMM'de temsil dışında kalabilecek olan oylar "Bizi kimler temsil edecek?" gibilerden bir meşruiyet tartışmalarına asla yol açmayacak bir düzeyde kalsın!.. Ve nihayet seçilenler arasından istikrarlı bir Hükümet çıkarmak kolay olsun! Bu sonuncusu en güçlü saydığım umudumdur. Zira kanımca ne yapılsa bugünkünden daha özürlüsünü bulmak, oluşturmak olanağı yoktur!. Bugünler artık milletçe karar alma günleridir. Avrupa Birliğinin kapısı artık açılmıştır. Önümüze çıkarılan pek çok engele rağmen bu dar kapıdan mutlaka girecek ve her bakımdan istikrara, refaha, aydınlığa, çıkarak ferahlayacağız. Umudumuzu asla kaybetmeyelim!.  General De Gaulle'ün Anılar kitabını çok severim. Elime geçtikçe sayfalarını karıştırır orasından burasından göz ucu ile tekrar okurum. Her dafasında onu yaşarken tanıdığımdan çok daha farklı, çok daha duygusal bulurum. Saymadım ama sanırım anılarında en çok kullandığı kelime "Umut"tur. Bir yerinde "Umudun sonu, ölümün başlangıcıdır!.." diyor. Allah kimseyi, umutsuz bırakmasın! diyerek bu haftaki yazımızı bitirelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.