Yoksa teröre yol gösterenler mi var?!

A -
A +

Hayırlısı ile Ramazan Bayramı da geçti... Geçmiş bayramınızı kutlarım. Eskiden böyle bayramlarda eş dost hısım akraba, konu komşu arasında karşılıklı ziyaretler yapılır, konuşulur, hasret giderilirdi. Sonunda da şekerler ve lokumlar ikram edilir birlikte yenilir içilirdi. Bu yüzden olacak Ramazan Bayramı'na özellikle gençler çocuklar arasında daha çok şeker bayramı denilirdi. Şimdi hayat ve onunla beraber kurallar ve şartlar da değişti. Hele İstanbul'da oturanlar için bir semtten öbürüne gitmek bir mesele oldu. Ben şahsen dünyanın hiçbir metropolünde İstanbul kadar hesapsız kitapsız dört bir yanına yayılmış olanını görmedim. Eskiden ne kadar iyi imiş... Şehir yedi tepe arasında mekan tutmuş, inişli çıkışlı ama muntazam derli toplu bir yermiş!.. Başında, Kubbe Altı vezirlerinden biri "İstanbul Efendisi" namı ile beldeyi gül gibi yönetirmiş. Biri Galata'da, öbürü Üsküdar'da oturan iki kadı varmış. Şehre giren kapılar belli imiş. İnsanlar ve mallar bu kapılardan girer hepsinin kaydı tutulurmuş!.. *** Kusura bakmayınız bu haftaki yazımızın başlığını koyduk ama bir türlü konuya giremiyoruz. Zira konu korkunç derecede sevimsiz! Terör adı insanı ürkütüyor. Bu bayram bizler yani aynı meslekte emeklileşmiş eski dostlar karşılıklı ziyaretler yerine belirli bir yerde buluşarak Ramazan Bayramı'nı birlikte kutladık kimsenin elinde cebinde ne şeker ne de yüreğinde bir lezzet yoktu. Bu yüzden daha hâlâ üzerinden dumanlar tütmekte olan geçen haftaki çifte terör olaylarını bir sakız gibi ağzımızda çiğnemekle yetinmek zorunda kaldık... Zaten hiçbirimizin keyfi yoktu. Herkes terörü özellikle uluslararası olanı, yabancı kökenli, veya yabancı destekli olanını kanaatine göre yorumladı. Ben geçen hafta bu köşede yazdıklarımı tekrarlamakla yetindim. İçimizden biri nasıl olup da iki kamyon patlayıcının bu kadar polis ve jandarma arasından geçebildiğini ve o karma karışık yollardan nasıl olup da terör mahalline bu kadar isabetle ulaşabildiği konusunda durdu. Birileri acaba ellerine bir "Yol haritası" vermemiş olsa bu terör nasıl uygulanabilirdi? diye sordu. Bir başkası istihbarat örgütleri arasındaki koordinasyon noksanı ihtimaline dikkat çekti. Hasılı herkes en azından kırk yıl bu ülkeye, devlete hizmet etmiş olamanın verdiği güvenle düşündüğünü, çareleri ile birlikte özgürce anlattı. Sonunda Türkiye'de bir hafta ara ile yaşadığımız bu iki terör olayının bizim dışımızda birilerinin bu canilere adres vermeden veya yol göstermeden yapılamayacağı noktasında bir ortak anlayışa varabildik!.. *** Bu ortak anlayışa varmamızda yabancı medyanın bitmez tükenmez herzeleri yardımcı oldu. Dost ve hatta müttefik saydığımız batılı ülkeler kendi vatandaşlarına Türkiye'ye seyahati yasaklayıcı bir tutum içine girdiler. Kimi kıl kuyruk kuruluşlar UEFA, Türkiye'de oynanması gereken futbol maçlarını terör bahanesi ile sözüm ona tarafsız sahalara nakletmek istediler!.. Hani terör uluslararası bir suç sayılıyordu? Hani teröre karşı ortak mücadele edecektik? Şimdi tahminler alanına girdiler tahminler subjektif kalabilir, üstelik konu ile ilgili olarak birileri kehanette bile bulunuyorlar Türkiye'de şu olacak bu olacak diyorlar.. Bir bildikleri mi var? Varsa, neden bizimle istihbarat alışverişi yapmıyorlar da medyadan öğürür gibi bağırıyorlar? *** Bir de "İslami terör" diye bir terane tutturdular. Bunun miladı 11 Eylül 2001'dir. İsim babası da ABD'l#dir. Külliyen hatalı sakat doğmuş bir tanımlamadır. Terörün İslamisi, İsavisi, Musevisi olmaz! Kitabı olan bu üç semavi dinden İslam, en yenisi, en beşerisi en hümanisti, dolayısı ile insan haklarına en saygılı olanıdır... Her musibet beraberinde bir ibret getirir. Umarım yabancı dost ve müttefiklerimiz nerede olursa olsun terörün ortadan kaldırılması hususunda daha anlayışlı olurlar, kendilerine dokunmayana aldırmamak, hatta yardımcı olmak alışkanlığını terk ederler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.