Barcelona’nın verdiği mesaj...

A -
A +

Kerem Alkin Hoca'nın dede olması sebebiyle Barcelona'ya yaptığımız nezaket ziyareti bitince inanın üzüldüm. Yeni doğum yapan yeğenimiz Alara 9 yıldır Barcelona'da yaşıyor. Karı koca neden buradan vazgeçmediklerini anlamak kolay. Sadece basit bir örnekle anlatayım. 

 

Şehrin önemli bir kısmı ünlü mimar Gaudi'nin eserleri ile donatılmış. Hatta birçok bina ve tasarım da ondan etkilenerek ortaya çıkmış desem daha doğru. Görenler bilir, insanın hayal gücünü zorlayan ve hayata başka türlü bakmasını sağlayan tasarımları görünce, insanlık adına sevindim. Ancak Türkiye için üzüldüm.

 

Sevindim çünkü Gaudi'nin tasarımlarının, ölümünden 100 yıl sonra bile tamamlanması için çalışıyor mimarlar. Öyle projeler bırakmış ki, bu sıra dışı işleri tamamlamak için hâlâ var gücüyle çalışan vakıflar var. Gaudi yaşarken Barcelona şehrine modern tasarımlar ve binalar kazandırmak isteyen iş insanları kendisine limitsiz bir destek vermişler. Devletten ya da belediyeden müsaade haricinde bir şey beklemeden devam eden projelerin özellikle Barcelona'da okuyan öğrencileri için büyük bir nimet olduğunu söylemem lazım. Astronomi, fizik, kimya, matematik, biyoloji ve nihayetinde ekonomi konusunda muazzam detaylar barındıran Gaudi tasarımlarından etkilenerek yapılan birçok yapı var dünyada. Gaudi'nin binaların çatısında bile insanların gezebileceğini kanıtlayan tasarımlarından etkilenmiş binaları sayarsak: Bilbao'daki Guggenheim müzesi, Paris'teki Louis Vuitton'un vakıf binası ve Los Angeles'ta Walt Disney Konser Salonu... Hepsi de mimar Frank Gehry imzalı. 

 

Sevindirici bir başka detay da Gaudi'nin eserlerinden Casa Batllo'nun içinde Refik Anadol'un eserlerinin olmasıydı. Dijitalleşen sanat üzerine eserleriyle bilinen Anadol'un da Gehry gibi Gaudi'den etkilendiği açık. 

 

Üzücü olan şu ki, Türkiye'de iş adamlarının, insanların hayal gücünü zorlayacak cesur projeler için kaynak ayrılmıyor... Sanat ve bilim sermayedarın ufku kadar ya da siyasetin müsaade ettiği kadar gerçekleşebiliyor. Barcelona'nın diğer şehirlere göre daha yaşanabilir olmasının sebebi de buna dayanıyor. Çevreye ve insana saygıyı merkeze koyan ama bakınca aklınızı başınızdan alacak işler yapılmış. Mesela, Gaudi 100 yıldır inşaatı devam etmekte olan La Sagrada Familia adlı Katedralin yüksekliğini 172,5 metre olarak belirlemiş. Bunun sebebi Barcelona'daki en yüksek tepenin rakımının 173 metre olması. "Yaradanın eseri olan doğadan daha haşmetli olmamalıyız" demiş Gaudi.

 

Ülkemizde iş insanları kendisinden sonra yeni nesillere kalacak olan eseri gözüyle görmek istediği için "çabucak yap bitir" diyor. Kaynaklar her zaman elle tutulur ve para kaybettirmeyecek işlere yatırılıyor. Bir müzik parçası ya da muazzam bir bahçenin, insanlar üzerindeki kalıcı etkisi yerine, sadece büyüklük üzerine kurulmuş bir düzen var. Gençlerin hayal gücünü zorlayacak işler tehlikeli bulunuyor. Sanatın özü başkaldırı olduğu için tehlikeli bulunuyor. Bilim ise dogmaların içinde boğulmaya çalışılıyor... 

 

Gaudi'nin eserlerini incelerken yanlış yolda olduğumuzu da gördüm. "İçinde sevgi olmadan yapılan işin teknik tarafı önemsizdir" demiş Gaudi. Derslerde teknik kadar gençlerin hayal gücünü zorlayan faaliyetler yapsak, daha doğru olacak gibi. Ayrıca kampüs içinde öğrencilerin hayal güçlerini zorlayacak tasarımların üretilmesi ve sergilenmesi gerekiyor. Bir kütüphane veya bir konferans salonunun ihalesi yapılarak bitirilecek bir iş değil, okulun tüm paydaşlarının katkı verdiği mimari projeler olması gerekiyor. Dersliklerin iç tasarımından sıralara ve iskemlelere kadar tercihlerin ve önceliklerin gençlerin hayal gücünü zorlayan şekilde olması en doğrusu. Ayrıca sosyal alan tasarımlarının da benzer şekilde taşerona verilen bir iş değil, aklı başında tasarımlar olması elzem. 

 

Eğer gençlerin hayal gücünü gerçeklere yakınlaştırmaya çalışırsak büyük hata yaparız. Aksine gerçekleri gençlerin hayal gücünün seviyesine çıkarmamız gerekiyor. Bu işi içinde ruhu olmayan binalar ve gelir-gider dengesine sıkıştırılmış bir eğitim ile yapmamız mümkün değil. Barcelona'nın nüfusu İstanbul'un  üçte biri ama küresel etkisi İstanbul'un 5 katı desem yanlış olmaz. 

 

Tek başına özgür düşüncenin yetmediğini, hayal gücünü gerçeğe çevirmek için ortamı oluştururken, cesur tasarımlar için kaynak sarf edecek ve projeleri sahiplenecek insanların varlığının gerektiğini kavramalıyız. Aksi takdirde vasatlıktan kurtulamayız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.