Geleceğin parasal âlemi: Biraz merkeziyetçilik biraz merkeziyetsizlik...

A -
A +

Daha önceki yazılarımda çokça bahsettiğim nakit para ile beslenen kayıt dışılık son çırpınışlarını yaşıyor. Ancak giderek nefes almakta olan kayıt dışılığa hayat öpücüğü verenlerin Merkez Bankaları olduğu iddiasını sürdürüyorum. Hesapsızca basılan para sayesinde hem suç geliri hem de kayıt dışılık hâlâ en büyük sorunumuz...

 

Geçenlerde Türkiye gibi yüksek enflasyon yaşayan ülkelerde neden Merkez Bankalarının büyük banknot basmadığı üzerine bir tartışmanın işinde buldum kendimi. Canlı yayın olduğu için kelimelerimi dikkatlice seçerek şöyle dedim:

 

“Tamamen dijital paraya geçelim, 500’lük 1000’lik banknot tartışması sonra ersin. Neredeyse hiçbir mal ya hizmetin fiyatı dümdüz 500 ya da 1000 değil zaten. Dolayısıyla 1000’i konuşacağımıza 954 ya da 1253'ü konuşalım...”

 

Bu kadar basit. Ancak dediğim gibi Merkez Bankaları varlıklarını hâlâ para üretmeye dayandırıyorlar. Hâlbuki para artık bankalar ve finans kurumlarında üretiliyor. Aşağıda sebebini anlatacağım. Şimdi başlıktaki konuya döneyim.

 

Çıkış felsefesi merkeziyetçi para sistemine karşı bir alternatif olan kripto paralar, blok zincir evreninin aslında ögelerinden bir tanesi. Nesnelere değer katan "otantisite" özelliğinin dijital dünyada temeli olan blok zincir ile kripto değerler çoğu zaman bir tutuluyor. Hâlbuki kripto değerler dijital evrenin türettiği veya ürettiği bir öge...

 

Aslına bakılırsa neoliberalizm başlığı altında giderek esaretini artıran insanoğlunun, söz konusu esaretten kurtulması için son kale kripto değerlerdir. Hemen izah edeyim: Merkez Bankaları ve Bankalar, bunların yanında para ve sermaye piyasasının borsalar dâhil tüm kurumları ve nihayetinde basılan ulusal paralar kapitalizmin en güçlü kaleleri. Yasalar, mevzuat ve kurallar bu hükûmetlerden çok bu organizasyonun talepleri doğrultusunda çıkıyor. "Piyasa" denilen mekanizma aslında giderek otokratikleşen yönetim tarzına karşı para kazandığı için susup ses çıkarmayan bir nesil yetiştirdi desem yanlış olmaz.

 

Bu sistemde "aşırı güçlenme" yok, sadece müsaade edildiği kadar güçlenmek var. Ali Baba'nın başına gelenler gibi. Zenginlik, borçlar ve varlıklar sadece dolar cinsinden ifade edilebilir. Söz konusu "dolar" önce ABD ve sonra da diğer devletler tarafından izlenir. Doların bir yerden diğerine hareket etmesi müsaade ile olur. Servetinizin bir noktadan diğerine transfer edilmesi kolaylaştırılır veya zorlaştırılır. Tüm bunlar rasyonel olmayan siyasi ve diplomatik kararlara göre "güçlüler" tarafından düzenlenir. Yaptırım, gri liste vs. gibi uygulamalar da güçlü ülkelerin keyfine bırakılmıştır.

 

Kripto değerler tasarrufların bir noktadan diğerine harekette Merkez Bankalarının ortaya koyduğu sistemden daha hızlı ve kolay bir alternatif sunduğu için bir anda Hindistan'dan Rusya'ya oradan da Latin Amerika'ya kadar cazibeli hâle geldi. Her ne kadar hükûmetler müdahale edip durdurmaya çalışsa da, kriptoların başlangıçtaki ulvi amacından sapıp "hızlı zenginleşmenin" enstrümanı olduğunu gördük. Bu furyanın en önemli temsilcisi elbette Bitcoin.

 

Toplamda 21 milyon Bitcoin'i %57 oranla en çok bireysel yatırımcılar elinde tutmakta. ABD'de kamu ve özel kurumların kripto varlık alabilmelerine müsaade çıkmasına rağmen henüz şirketler Bitcoin'in %3,7'sini elinde tutuyor. Devletlerin elinde de Bitcoin arzının %2,7'si bulunuyor. Yılbaşında beraber konferans verdiğimiz bir uzman "Çinliler altın alıyor Amerikalılar Bitcoin" demişti. Hatta yuanın altına doların da Bitcoin'e endeksleneceğini de iddia etmişti. O kadarını bilemem ama hatırı sayılır miktarda bireysel ve kurumsal tasarrufun kripto değerlerde olduğunu görüyoruz.

 

Bu arada Bitcoin gibi dalgalanan kripto değerlerin yanında dolara ve altına endeksli olan Stable Coinler de var. Hatta İsviçre Merkez Bankası 1000 franklık banknotları doğrudan doğruya Stable Coin'e dönüştürmeyi düşündüğüne dair haberler sızıyor. Bu arada dijital para ile kripto değerleri birbirine karıştırmamak lazım.

 

Ulusal paraların arzı artık Merkez Bankaları sayesinde değil bankaların gayretiyle büyüyor. Mevduat ve kredi faizinin çarpan etkisiyle büyüyen para arzının artık pek az kısmı Merkez Bankalarının bastığı para. Ayrıca banka uygulamalarında gördüğümüz paranın büyük kısmı da dijital oldu. Tamamı dijital olduğu gün kayıt dışılıktan kurtulabileceğiz diye düşünüyorum. Kripto varlıklar ise, tekrar hatırlatmak gerekirse, merkeziyetsiz ortamda üretilmiş itibarlı alışveriş birimleridir. Aynen paraya ait fonksiyonları taşırlar. Tasarruf edebilme, mal ya da hizmet satın alabilme, küçük değerlere bölünebilme ve dolaşımda olabilme vs. gibi. Dolayısıyla para gibi muamele görmekteler.

 

Hâlâ şunu soran var elbette: "Paralar tamamen dijitalleşmiş hâle geldiğinde kripto değerlere ihtiyaç kalacak mı?" Tekrar etmek gerekirse, merkeziyetçi unsurlar ile merkeziyetsiz unsurlar arasındaki mücadeleden kimin galip çıkacağını kestirmek zor. Ancak Merkez Bankaları tarihten silinse de bankacılık faaliyetinin devam edeceğini söyleyebilirim. Bir süre "dual" sistem ile yani hem resmî paralar hem de kriptolarla yola devam eder, sonra şu ana kadar akla gelmeyen bir referans değer ile kriptolar piyasalara egemen olur diye düşünüyorum. Bu referans değerin hem hükûmetler hem kurumlar hem de bireyler tarafından kabul göreceğini tahmin ediyorum. Önümüzdeki zaman zarfında bununla ilgili fikir jimnastiğini yapacağız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.