Neredeyse 60 kişinin olduğu salonda çıt çıkmıyordu. Biz hane sahibi olarak "Efendim siz yine de lütuf buyursanız, dinlemeye gelen arkadaşlar boynu bükük dönmeseler. Nasihatlerinize çok ihtiyacımız var" deyince Sedat Amca bizi kırmadı: -Eh peki, madem öyle biraz bir şeyler anlatalım, efendim, buyurdular. Anlatmak... Ama ne anlatmak... Bizleri bir manevi iklimden alıp diğer bir manevi iklime götürüyorlardı. Öyle bir geceydi ki herkes mest olmuştu... O gece anlattıklarını ilk defa duyuyorduk. Onun rahmet-i Rahmana kavuşmuş mübarek ruhunu şad etmek için, anlattıklarından sadece bir menkıbeyi burada dilim döndüğünce nakletmeye çalışalım: Buyurdular ki: -Efendim Allahü teâlâ, Cebrail "aleyhisselam"ı yaratıktan sonra bir gün Cebrail "aleyhisselam" Allahü teâlânın huzuruna gelerek dedi ki: "Yarabbi müsaade edersen Cennetlerini gezmek istiyorum." Allahü teâlâ da Cebrail "aleyhisselamın" sekiz Cennetini gezmesine izin verdi. Cebrail "aleyhisselam" Allahü teâlânın izniyle Cennette gezmeye başladı. Cebrail "aleyhisselam" yine Allahü teâlânın emri ve izniyle üç kere zaman ve mekânlar ötesi çok hızla hareket etmiş idi: Birincisi, İbrahim "aleyhisselam" Nemrut tarafından ateşe atılınca, Allahü teâlâ emir vermişti: -Yetiş ya Cebrail! Kanadını ateşe yay ki İbrahim'e bir şey olmasın, dedi. Cebrail "aleyhisselam" yetişip kanadını ateşe karşı yayıp İbrahim'i "aleyhisselam" kurtardı. İkincisi yine İbrahim'in "aleyhisselam" oğlu İsmail'i "aleyhisselam" kurban edeceği vakit Allahü teâlâ emir verdi: -Yetiş ya Cebrail, kanadını İbrahim'in bıçağı ile İsmail'in boynu arasına koy, dedi. Cebrail "aleyhisselam" yetişip İsmail'i "aleyhisselam" kurban edilmekten kurtardı. Üçüncüsü de sevgili Peygamberimizi Tâif'te taşladıkları zaman mübarek kanı, tam toprağa değeceği vakit Allahü teâlâ emir verdi: -Yetiş ya Cebrail o kan yere düşerse yeryüzünde yeşillik namına bir şey bırakmam, buyurunca Cebrail "aleyhisselam" zaman ve mekânlar ötesi bir hızda hareket ederek o kan damlası yere düşmeden kanadını yaydı. İşte Cebrail aleyhisselam yedi kat göklerden yeryüzüne dahi salisenin belki de milyonda biri kadar bir zamanda yani bir anda gelip tekrar geri gidebiliyordu. Cebrail aleyhisselam işte kendisine bahşedilen bu hızıyla Allahü teâlânın Cennetlerinde tam 4000 sene dolaştı. Cennetteki bir gün dünyanın beş yüz senesine eştir. Sonra Allahü tealanın huzuruna gelip: -Yarabbi Cennetlerin dolaşmakla bitecek gibi değil, dedi. Allahü teala da: -Ya Cebrail gezdiğin yerler kimindi biliyor musun, diye sordu. Cebrail aleyhisselam: -Bilmiyorum ya Rabbe'l âlemin, diye cevap verdi. Allahü teala: -Kıyamete yakın bir zamanda gelecek olan habibim Muhammed Mustafa'nın birinci halifesi Hazret-i Ebu Bekir'e vermiş olduğum mülkün sadece küçük bir kısmını gezebildin, buyurdu..." Rahmetli Sedat Amca, o akşam buna benzer daha nice menkıbe anlattı. O kadar güzel konulardan bahsediyorlardı ki, o iki saatlik zaman dilimi bir anda bitivermişti. Bu arada Ankara'dan onu arabayla almak üzere Eskişehir'e evimize gelen Enver Yazıcı Abimiz de kapının eşiğine yakın bir yerde ancak yer bulabilmiş ama sohbetin zevkiyle oturup edeple Sedat Amca'yı dinlemişlerdi. "Ayna arkasındaki papağan gibiyim, Ezeli üstad ne derse onu söylerim ** Anlamayan bu büyükleri, kötüler ise eğer, Hâşâ! Bu iftiradır; cevap vermesem değer." Bu vesile ile bu hatırayı okuyanların uzun yıllar yine bu gazetede menkıbe yazan âlim, fazıl Sedat Amca'nın ruhlarına bir Fatiha-i şerif okumalarını istirham ederim. Baki Çakırca- Eskişehir >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00