“Anne razı olmayacağın biriyle kesinlikle evlenmem, için rahat olsun ama lütfen şu an değil...”
Babam ben küçükken bir iş kazasında vefat etmiş. Canım annemle birlikte ana oğul çok zor hayat yaşadık, ama çok şükür kimseye muhtaç olmadan yağımızla kavrulduk. Hem çalıştım hem okudum. Üniversiteyi bitirdim, mühendis oldum. Çok şükür yurt dışına dil kursuna da gittim, mesleğimde aranan eleman oldum. Döndüğümde Rabbim rast getirdi çok güzel bir işim oldu. Anacığımın hayattaki tek evladı olduğum için üzerime çok titrer. Boylu poslu, tanıyanların söylediğine göre televizyon dizilerinde rol alacak kadar yakışıklı bir gencim. Bu sebeple bir gün gönlümü uygun olmayan birine kaptıracağımdan korkar. Ana oğul sohbetlerimizde gizli açık bunu hikâyelerle, yaşanmış örneklerle devamlı benim beynime işler.
Böyle bir yanlışla karşılaşmaktansa konuyu kökten haledebilmek için, beni helal süt emmiş bir aile kızıyla evlendirmenin zeminini hazırlamaya çalışır.
“Anne senin razı olmayacağın biriyle kesinlikle evlenmem, için rahat olsun ama lütfen ben evliliğe maddi ve manevi hazır olmadan beni buna zorlama” derim...
Derim ama haftada en az birkaç defa bu konu sanki hiç konuşulmamış gibi tekrar tekrar gündeme gelir. Aslında çok da fazla endişe etmesine gerek yoktu. Babasız büyümüş, zor bir hayat yaşamış birinin kızlarla gönül eğlendirmesi ve birine gönlünü kaptırması imkânsız gibiydi...
Geçen aya kadar günlerimiz hep böyle geçti, gitti. Öyle böyle nihayet o güne geldik. İşten gelip elini öptüğümde annemin yüzündeki farklı gülümsemeyi fark ettim. Aslında hep yemekten sonra çay içerken sohbet etmek âdetimizdi ama o gün annemin o kadar beklemeye sabrı yoktu. Ben üzerimi değişirken içeriden seslendi.
“Yanıma gel, sana anlatacaklarım var.”
Meğer günlerdir benden sakladığı konunun bana anlatılma zamanı gelmiş. Dayımın hanımıyla tezgâhı çoktan kurmuşlar. Onların mahalleden komşusu olan bir kızı yengem anneme göstermiş. Benim resmimi kıza iletmişler. Kızın ailesi benim hakkımda duyduklarından memnun olup, benim kızlarıyla sünnet üzere görüşmemi kabul etmişler. Annem kızı da, annesini de çok sevmiş.
“Çok görgülü bir aile, maşallah sanki saray terbiyesiyle yetişmişler” diyor ve benim görüşmeyi kabul etmemi istiyordu. “Anne yakma beni” diye yalvardıysam da kâr etmedi. DEVAMI YARIN
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...