“Ramazan Mercan abiyle 1987 yılında yaşadığım bir hatıramı sizlerle paylaşıyorum...”
Egenin en sıcak günleriydi. Temmuz ayı ortalık âdeta kavruluyor. Yıl 1987 Türkiye gazetesi 18 ciltlik İslam Ansiklopedisini abonelerine verecek müthiş bir kampanya başlatmış. Ben de Manisa ili şehir merkezinde gazete abone dağıtım işlerinde çalışıyorum. Müdürümüz Cahit Destici abi, bana “Orhan bu İslam Ansiklopedisinin tanıtım broşürlerini Manisa’daki resmî dairelere sen dağıt” dedi. Ben de “peki” deyip kucak dolusu broşürleri koltuğumun altına alıp resmî dairelerde dağıtmaya başladım.
Bir iki daireye dağıtım yaptım. Kısaca da vereceğimiz eserlerin “her Müslümanın evinde bulunması lazım” diye de güzelce anlatıyorum...
Saat öğlen, 11 kadar ansiklopedi sattım. Otuz kadar da abone kaydı yaptım. İşler çok güzel gidiyor sevincimden âdeta ayağım yere değmiyor. Bir binadan ötekine koşturup duruyorum.
24 yaşındayım, enerji bol, yorulmak ne ki, kim onu tanıyor!.. Şimdi düşünüyorum, Allah’a şükürler olsun... Cenâb-ı Hak, Enver Ören Abimize gani gani rahmet eylesin, iyi ki de o gençliğimizde bu hizmetleri yapmamıza vesile oldu...
Karşı tarafta dört katlı bir resmî daireye girdim. Birinci kattaki memurlara broşür dağıttım. İkinci kata çıktım, problemsiz oradaki insanlara da tanıtım ve dağıtım işlerini bitirip hemen üçüncü kata çıktım. Her şey gayet yolunda, hiçbir pürüzle karşılaşmadan çalışmalarıma şevkle devam ediyordum. Ta ki dördüncü katta kravatlı pos bıyıklı, bıyıkları ağzını kapatmış bir adamla karşılaşana kadar!..
Adama yaklaştım, merdiven basamaklarında durdu. “Abi bak kampanyamız var, ansiklopedi dağıtıyoruz size de verelim” dedim.
Adam broşürü elimden aldı şöyle dikkatlice baktı dedi ki:
“Burada Türkiye gazetesi yazıyor.”
“Evet abi, bu eserleri Türkiye gazetesi abonelerine ücretsiz dağıtıyor” der demez “At kaçtı, torba düştü!..” Aman Allahım adamda bir tepki!
“Sen ne cüretle bu yasak yayınları benim daireme korsun! Defol çık!”
“Abi mabi” dedim ama adam beni hiç konuşturmadan sırtımdan itekleyerek birinci kata indirdi. Onu gören memurlar hepsi ayağa kalktılar. O memurların ellerindeki broşürleri de toplayıp elime sıkıştırdı. Sırtıma bir yumruk vurarak kapı dışarı attı. Bırakmadı ki tek bir kelime edeyim.
Perişan bir hâlde dışarı çıktım. Sinirlerim tepeme çıkmış. Kendi kendime “Yahu bu adamın yaptığına bak!" diyorum... DEVAMI YARIN
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...