"Benim de bir askerim vardı!.."

A -
A +

Odada dört kişiydik. Gittiğimiz yer bir güvenlik eğitimi firmasıydı. Genel Müdürün odasındaydık. Genel Müdür emekli yüzbaşı... 28 Şubat'ta ordudan atılan bir mağdur muydu? Yoksa malulen mi ayrılmıştı bilemiyorum. Görünüşü hiç de malulen ayrılmışa benzemiyordu. Boyu bosu yerinde, zeki bir kimseye benziyordu. Bizi çok iyi karşıladı. Çay söyledi... Görüşmemizi resmi havadan çıkartıp sohbet ortamına getirmişti. Biz iş görüşmesine gitsek de bu görüşme ortak duygu ve düşüncelerin ortaya çıkmasıyla kırk yıllık ahbaplığa dönüşmüştü. Laf nereden geldi, nasıl oldu bilmiyorum; bir ara insan sağlığından yola çıktık... İbadet etmenin sağlığa etkisinden insandaki enerjiden, dünyadaki enerjiye.... Oradan bio enerjiye... Oradan metafizik ötesi konulara bir daldık ki sormayın. Nasıl keyifli gidiyordu sohbet... Hele bilmediğimiz konu olunca vaktin nasıl geçtiğini anlamadık. Biri dedi ki: -Bir bioenerji uzmanı tanıdım. Adam gökyüzünde, gözümüzün önünde bir bulutu aşağıdan el hareketleriyle ikiye ayırdı. Bu gibi konularda herkes kendi başından geçeni söyler ya. Öteki de anlatmaya başladı: -Ben de benzer bir olaya şahit oldum. Adam bioenerjiciymiş. Beni odanın bir köşesinde dikti ve dedi ki: -Seni avuçlarımdaki enerji ile mıknatıs gibi kendime çekeceğim. Sen ise gelmemeye çalışacaksın. Dediği gibi yaptım. Bütün gücümle direndim. Ama sanki gizli bir güç ben dirensem de beni adamdan tarafa çekiyordu. Aaa? Adım atmasam yere düşecektim. O derece güçlüydü. Çekti adam beni... Kendine çekmeyi başardı. Sonra aynı şekilde o mesafeden beni geri ittireceğini söyledi. Yine direnemedim. Yine aynı şekilde sanki gizli bir güç beni geri geri itiyordu. Gitmesem sırt üstü yıkılacağım. Geri geri gitmek zorunda kaldım. Biz anlatan arkadaşı heyecanla dinlerken firmanın Genel Müdürü olan yüzbaşı dedi ki: -Ya bu konular enteresan... Bakın ben askerde iken ne ile karşılaştım? Hepimiz konuşmayı kesip yönümüzü Genel Müdür, emekli yüzbaşıya döndük: -Benim görev yaptığım bölükte bir askerim vardı. Değişik, garip halleri olan biriydi. Görevini hiç aksatmadan yerine getirir ama izin saatlerinde falan kimseyle fazla konuşmaz, kabuğuna çekilirdi. Askerin garip hali dikkatimi çekti. Uzaktan birkaç zaman takip ettim onu. Bir gün çağırdım ve konuştum kendisiyle: -Sendeki bu durgunluğun sebebi ne? Suç işlemiş gibi yüzü kızardı: -Çok mu belli oluyor komutanım, dedi. Bu kez daha da meraklandım. Belli etmemeye çalıştığı neydi? (Devamı yarın) Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.