“Amerika’ya gittiğimde 21 yaşındaydım. Bursa Eğitim Enstitüsü son sınıfta okuyordum...”
Bursa’da bir pazar günüydü. Aydın dayımın telefonu çaldı. Gemlik arabalarının kalktığı yerden kendisini almamı istiyordu. Ben, onu Merinos Durağı'nda bekleyeceğimi söyledim. Arabada beklerken dayım geldi. Yengemin akrabalarının evine doğru yola çıktık. Dayım bana;
“Atilla gelmiş. Hastaymış, seninle onu ziyaret edelim” dedi. Ben de “İyi olur dayı, ben de onun ağzından Amerika’yı merak ediyordum, bakalım neler anlatacak” dedim. Dayım “Fazla yorma sakın, karaciğer nakli olacakmış. Ameliyat için gelmiş. Hâli çok perişan” dedi.
Altıparmak-Ulucami istikametinden Erkek Lisesi’nin kenarından yukarılara doğru yola koyulduk. Hünkâr Köşkü’nü de geçtik, iki katlı bir evin önünde durduk. Zile bastık, içeri buyur ettiler. İçeride Atilla abi ve kardeşleri vardı. Atilla abiye büyükçe bir yatak yapılmış, sırtına iki tane yastık koyulmuş zorla nefes almaya çalışıyordu. Pencereler açık, havalandırma sistemleri devamlı olarak çalışıyordu. “Hoş geldin”, “geçmiş olsun” faslı bittikten sonra bize dönerek,
“Kırk yıl sonra kürkçü dükkânına döndük Aydın” dedi. Dayım ise;
“Burası senin vatanın. Tabii ki döneceksin” dedi.
Uzun bir sessizlikten sonra Atilla abi anlatmaya başladı:
“Amerika’ya gittiğimde 21 yaşındaydım. Bursa Eğitim Enstitüsü’nde son sınıf okuyordum. Türkçe öğretmeni olacaktım. Anarşik olaylar ülkenin her yanına sıçradı. Her gün kavga gürültü. “Burada okumaya hakkım olmayacak en iyisi mi Amerika’ya gideyim hem çalışır hem okurum” diye düşündüm. Bazı akrabalarımın yardımı ben iş bulunca bitti. Amerika’da ilk tecrübem oldu, kendinden başka kimsen yok. Benzin istasyonlarında pompacı olarak çalışmaya başladım. Kalacak yerleri vardı. Pakistanlı, İranlı arkadaşlarla beraber kalıyorduk. İyi bir ekip kurduk. Dil öğrendik, ehliyet aldık. Daha sonra da aynı şirkette şoför olarak çalışmaya başladık. Ben tanker şoförlüğünden sonra da sebze meyve hâllerinde şoförlük yaptım. Özal döneminde geldim. Bedelli askerlik yapıp geri döndüm. Orada Türk cumhuriyetlerinden gelmiş insanlarla arkadaş oldum. Çoğu evliydi. Ben evlenememiştim. Son on yılımda evim bile yoktu. Tırımın bir bölümünde yatıp kalkıyordum. Şimdi hastalık sebebiyle tırımı sattım geldim” Kardeşi ikaz etti;
“Abi çok yordun kendini biraz dinlen” Atilla abi durmadı:
“Dur çok önemli bir şey söyleyeceğim” dedi. DEVAMI YARIN
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...