“Devletin ormanında ne işin var? Ormana girmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?”
Ormancı Cafer Bey devlet hakkına saygılı, o hakkın gereğini yapan, işine sadık, koruyucu, idari yeteneği ileri, idari alanda yetkisini herkese karşı kullanan bir büyüğümüzdü. Orman muhafaza memurluğu esnasında ormanları koruma adına elden gelen büyük çabalar sarf ettiği dilden dile anlatılır. Gençliğimde ondaki görev sevgisine birkaç kez ben de şahit olmuştum.
Ormancı Cafer beyin zorlama, kontrol ve riyakârlıktan uzak şekilde işine hepten erken başladığı ve işin hakkını verdiği dilden dile anlatılırdı. Her zaman olduğu gibi bir gün yine erkenden görevini ifa için evden çıkar. Devlete ait ormanlık alanları koruma amacıyla ağaçlık alanları dolaşır. O da ne?
Bir kadıncağız yaş ağaçları kesip fasulye sırığı yapıyor. Uzaktan çalılar arasında gördüğü için kadını tanıyamıyor ve kesme eylemini bırakıp gitmesi amacıyla düdük çalıyor. Fakat kadın çalınan düdüğe rağmen istifini bozmuyor. Fasulye sırığı yapmaya devam ediyor.
Cafer amca güngörmüş bir ormancıdır. “Hayırdır inşallah burada bir anormallik var. Gideyim, bakayım. Ormanları koruma karşılığında maaş alıyoruz. İşimizin gereğini yapmalıyız. Yoksa aldığımız maaş helal olmaz” diyerek uzaktan gördüğü kadına doğru gidiyor.
Yaklaştığında bir de bakar ki bu kadın kendi eşi. Şaşırır!.. Şaşırmasının bir sebebi kendi karısına rastlıyor olması bir sebebi de sabah evde olan kadının buraya ne çabuk geldiğidir? Peki niçin düdüğe aldırmamış? Ormanı niçin tahrip ediyor?
Eşine “Devletin ormanında senin ne işin var? Girmenin dahi yasak olduğu ormana girip tahripte bulunuyorsun. Ben görevimin başındayım. Zabıt tutup seni ağaçları kesip ormanı tahrip etmekten mahkemeye vereceğim. Cezanı çekeceksin cezayı ödeyeceksin. Bu, dinimize uygundur. İşimin hakkını vereceğim” der.
Ormancı Cafer amcanın eşi “Ben, bu fasulye sırıklarını kendimiz için yapıyorum. Bizim tarladan yetiştirip aldığımız fasulyeleri yeşil ve kuru olarak sen de yiyorsun. Ben, çoluk çocuk için uğraşıyorum, sen de cezadan bahsediyorsun! İnsan karısına böyle yapar mı? Hem insanlar ne demezler? Biraz insafa gel…” der.
Hanımının söylediklerine aldırış etmeyen Cafer amca tutar zaptı ve eşini mahkemeye verir. Aslında onun ve eşinin yakınları da uğraşırlar mahkemeyi engellemek için ama durum biçare hâldedir... DEVAMI YARIN
Ünal Bolat'ın önceki yazıları...