Hasan Amca’nın ekmek öğüdü

A -
A +

“Beykoz'da oturan Irak cephesinde savaşan bir binbaşının emir eriydim...”

 

 

 

Bir askerî lise talebesi olarak yıllar yıllar önce ağustos ayında İstanbul’a gittiğim zaman tanıdığım ve ulaşabildiğim kadarıyla, İstanbul’da bir tek Aksekili aile oturmaktaydı: Yusuf Ak Ailesi. Rahmetli Yusuf Bey, İstanbul’da görevli bir sivil polisti. Akbıyık’ta bir yalıda kiracı olarak otururlardı. Kapısı herkese ve özellikle Akseki'den tedavi, iş aramak, okula kaydolmak için gelenlere her zaman sonuna kadar açıktı. Bununla da yetinmeyip Yusuf Bey bu insanlara işlerini yürütebilmeleri için bizzat yardımcı olurdu. Ben de o yıllardan kalma vefa duygusuyla emekli olduktan sonra da bazı haftalar onlara uğrar, Akseki'den gelen varsa onlarla görüşür ve memleket hasreti gidermeye çalışırdım...

 

Yine bir gün gittiğimde salondaki divanda yatan yaşlı bir hasta ile karşılaştım. Dikkat ettim bu zat mahallemizin yaşlılarından "Elmalıoğlu Hasan Amca" idi. Eline vardım "geçmiş olsun" dedim. Yanında oturmam için işaret etti. Oturdum, anlatmaya başladı.

 

-Mehmet oğlum, görüyorum ki askerî talebesin ve sanırım zabit olacaksın.

 

-Evet Allah nasip ederse.

 

-Olacaksın inşallah olacaksın da, şimdi anlatacaklarımı iyi dinle ve bundan ders al. Ben seferberlikte (o kuşağın dili ile 1. Dünya Savaşı demektir) emsalime göre biraz yaşlı ve zayıf olduğumdan, Beykoz'da oturan bir binbaşının emir eri olarak askerlik yapıyordum. Binbaşı Irak cephesinde savaşıyordu. Hanımı ve 8-10 yaşlarında iki çocuktan oluşan ailesinin, çoğunlukla ev dışında olmak üzere işlerini görürdüm. Bu işler arasında en zoruma giden onlar sofrada iken onlara hizmet etmekti. Bunun da asıl nedeni; hanım yemek yerken arada bir önünde francaladan kopardığı pamuk gibi bir parçaya ağzını silip çöpe atılmak üzere masanın üzerine âdeta atarcasına bırakmasıydı...

 

Ben onun bu hareketine çok içerler, bazen de dayanamayıp "Hanımefendi bu nimete bunu yapmayın günahtır" gibi bir şeyler söylerdim...

 

Hanım ertesi günü yine aynı şeyi yapar ve hatta alaycı bir şekilde yüzüme bakar gülerdi. Ben çok üzülmeme rağmen fazla bir şey diyemez, yapamazdım...

 

Savaş uzadıkça her şey değişti, her bakımdan sıkıntılar başladı. Ekmek bulunamamaya başlandı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.