Her gelen baktı geçti...

A -
A +

“Dünya bir penceredir her gelen baktı geçti...” Rabbim her ikisine de rahmet eylesin...

 

 

 

Rahmetli Cemil Bilgiç'in dünkü hatırasını yazarken vefat tarihini de merak etmiştim. Acaba 7 Ocak mıydı, 9 Ocak mı? “Nereden bulsam?” derken ismini internete yazdığımda karşıma 16 sene önce onun hatırasına yazılmış rahmetli İsmail Yağcı Abinin bir yazısı çıktı. Nasıl duyguluydu... Hani der ya Yunus Emre hazretleri Dünya bir penceredir her gelen baktı geçti...” Rabbim her ikisine de rahmet eylesin.

 

“7 Ocak 2008 günü kaybettiğimiz Cemil Bilgiç Bey, zamanımızın usta hattatlarının önde gelenlerinden idi. Bir hat işini yazmaya başlarken, sanki önünde kâğıt ve kalemle önce bir sohbete dalardı. Hani onlarla pazarlık eder gibiydi. 15 sene kadar önce, Suriyeli iki Türk asıllı mühendisle görüşmüştüm. Onlara Suriye'deki Türk asıllıların hâlleri, yaşayışları hakkında çeşitli sorular sormuştum. Osmanlıdan kalan eserleri, örf ve âdetleri, göreneklerini anlamaya çalıştım. Mühendislerden biri söz arasında nasıl oldu bilmem, "Bizim oralarda bir atasözü vardır" dedi. "Karşılaşan iki kişi 'Keyfe hâl' yani nasılsın, diye hâl hatır sorarlar. Karşısındaki de ona 'Kutiltü kutile-s sevrül ebyad' der." Manasını sordum. "Nasıl olayım. Ben Beyaz Boğa öldürüldüğünde, zaten ölmüştüm, demektir" dedi. Efendim buradaki "Beyaz Boğa", Osmanlıyı temsil ediyor. Beyaz kelimesi adaleti doğruluğu; Boğa da gücü kuvveti anlatıyor. Bu sözü söyleniş maksadına göre tahlil edersek: Ben nasıl olayım. Osmanlı öldürülüp devleti yıkıldığında ben zaten ölmüştüm... Yani ölüye "nasılsın?" denir mi? Söz, doğrusu çok hoşuma gitmişti. Hemen rahmetli Cemil Beyi buldum. Ne olur bu sözü bana bir levha olarak yaz, ricasında bulundum. "Yaz getir, o sözü öyle yazayım" dedi. Ben de cahilliğimden, "Yahu Cemil Abi, sen Hattat Hamid Aytaç'ın izacetli talebesisin, kendin yazarsın dedim. Önce sözümü düzeltti. "Hattat Hamid-i Amidî"; yani Diyarbekirli Hamid Efendi dedi. Sonra da "Sen duymadın herhâlde. Hattatların çoğu okumayı bilmez. Biz ancak yazarız. Sen yazdır ben baka baka yazarım" diye latife etti. Ben de Osmanlıca yazmayı bilen bir arkadaşa yazdırıp kâğıdı kendisine teslim ettim. Baktı, baktı "Hah şimdi oldu, artık yazarım" dedi. Yazıp bitireceği zamanı sordum. Boynunu büktü. Nasip ne zamansa dedi... Aradan seneler geçti, her karşılaştığımızda ona kalabalık arasında "kutiltü" derdim. O da "olacak inşallah" derdi. Etraftan kimse konuyu anlayamazdı. Bu senelerce aramızda bir şifre idi... Birkaç defa "Bak Cemil Abi ölüm var. Yaz da ondan sonra..." dedimse de önceki gün vefat haberini alana kadar hep yazmasını bekledim...

 

Allahü teâlâ gani gani rahmet eylesin. Geride kalan bütün sevenlerine aile efradına başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

 

     Hasan Ö.

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.