İki deli bir araya gelmemeliydi!

A -
A +

 “Tabii bu evlilikten sevimli mi sevimli mini minnacık bir kız çocuğu dünyaya geliyor...”

 

 

 

Halamla dayımın evliliğiyle ilgili hatıramı anlatmaya devam ediyorum.

 

İki inatçı, iki bencil iki “dediğim dedik” diyen insanın bir arada yaşayabilmesi mümkün mü? Böyle olunca da daha evliliğin ikinci, ayında huzursuzluk başlıyor halamlarda...

 

Halam her istediğini elde eden biri olarak kocasına da dediğini yaptırmaya çalışıyor... Lakin dayımın hiç kimseye minneti olmayan bir yapısı var. Dayım bu dırdırı çeker mi? Sigorta atar gibi atıyor ve başını alıp gidiyor memleketten... Ara ki bulasın dayımı... Halam çıldıracak neredeyse? Aile büyükleri halama sabır telkin ederlerken, nasihat etmekten de geri durmuyorlar:

 

-Kızım, sen de biliyorsun ki, erkek dediğin dırdırı sevmez... Biraz dilini tut ki kocanı evine bağlayasın.

 

-Ama hep onun dediği mi olacak hiç benim dediğim olmayacak mı?

 

Oysa halamın söylediği de dayımdan aşağı kalır değil... Oysa evlilik dediğin aslında karşılıklı saygı sevgi değil midir? Birbirine anlayış birbirini anlamak birbirine tahammül edebilmek değil midir? Zaten bunu başarabilen evliler zaman geçtikçe birbirini tanır ve birbirinin anlar...

 

Bakıyorlar ki halam inat mı inat, susuyor aile büyükleri...

 

Aradan yaklaşık altı yedi ay geçiyor. Derken bu evlilikten bir çocukları geliyor dünyaya. Sevimli mi sevimli mini minnacık bir kız çocuğu. Dayımın memlekete dönmesi için aslında iyi bir sebep. Araya yine aile büyükleri girerek dayımı ikna ediyorlar ve aile içi kırgınlık ortadan kalkıyor. Dayımla halam bir araya geliyorlar... Hani derler ya iki deli bir araya gelmemeliydi...

 

Biz bu arada onların evlenebilmesi için kendilerini feda eden annemle babamın durumuna gelelim. Ne enteresandır ki birbirleriyle hiç önceden bi anlamda görüşüp konuşmadıkları hâlde kardeşlerinin mutluluğu için birbirleriyle evlenen annem ile babam hayatlarından gayet memnundur...

 

Annem ki ev hanımlığında maharetli, aile içindeki sorumluluklarını bilen birisi. Babam da onun kendisine ne kadar iyi bir eş ne kadar sadık bir dost olduğunun farkında ve o da anneme aynı şekilde çok iyi davranıyor en ufak bir kırıcı söz söylemiyor. Ona ev işlerinde yardıma başladığında annem “sen çalışıp yoruluyorsun zaten dinlen” dese de “sen de evde yoruluyorsun. Hem işimizi birlikte bitirirsek birbirimizle oturmaya daha çok vaktimiz olmaz mı” gibi tatlı karşılıklarla ona yardım ediyor. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.