Öşür topladığımız patatesler

A -
A +

“Civar köylerden öşür olarak verilen patatesleri talep olunan yurtlarımıza götürüyorduk...”

 

 

 

İstanbul’dan 2002 senesinde Niğde’ye geldikten sonra yurt müdürümüz Halil Abi ile Niğde’de üç dört arkadaşla beraber yurttaki üniversite öğrencilerimiz için çevre köyleri dolaşıp köylülerden çiftçilerimizden, yurtlardaki öğrencilerimiz için öşür patates toplamaya başlamıştık.

 

Mümkün olduğunca sabah erkenden köylerimize gidiyor, çiftçilerimizle görüşüyor, onlara kitaplarımızdan hediye ediyorduk. Sağ olsun herkes bize kapılarını açtı. Allah herkesten razı olsun. Sekiz on sene bu hizmeti sürdürmüştük. Bir süre ara verilmişti.

 

Üç dört sene önceydi. Bir yurt müdürümüz telefon açtı:

 

-Abi yine böyle patates temin etme imkânınız var mı?

 

Bunun üzerine Nevşehir ili Ürgüp ilçesi, Taşlıpaşa köyünde Abdülhakîm Abi diye çok sevdiğimiz bir çiftçi ağabeyimize durumu ilettik. Dedi ki:

 

“Hem ben tedarik ederim hem civar köylerimizden temin ederim, buyurun gelin.”

 

Sağ olsun bu davet üzerine biz yine civar köylerden öşür olarak verilen patatesleri alıyor kendi aracımızla talep olunan yurtlarımıza götürüyorduk.

 

Geçen sene yüklediğimiz patateslerle Samsun’dan başlayıp yurtlarımıza dağıta dağıta Adana’ya kadar geldik. Bu arada Adana yolunda bir hadise yaşadık. Şimdi benim aracın istiap haddi 750 kilo. Biz yolda uğradığımız köylerde öşürleri yüklerken istiap haddine göre değil de ihtiyaç haddine göre düşünüyorduk. Ne kadar çok öğrencimize patates götürebilirsek o kadar kârdır diye düşünüyorduk. “Şu çuval da zayi olmasın. Burası da biraz alır. Şurada bir boşluk kaldı” derken biz istiap haddini neredeyse iki kat aşmışız. Arabaya bir buçuk ton patates yüklemişiz. Bu defa da “yüklenmiş çuvalları indirmeyelim” diyerek “yavaş yavaş kenardan kenardan gideriz” düşüncesiyle hareket ettik...

 

Yolda 60 km hızı da geçmiyoruz. Derken birden bir patlama sesi, bir cayırtı bir gürültü! Bir baktık ki bizim aracın arka teker gümlemiş... Araç anında jantın üzerine binmiş. Lastik yarılmış. Kulak yırtarcasına çıkan ses bundanmış. Allah’tan hemen önümüzde bir benzin istasyonu vardı... Jantın üzerinde kendimizi benzin istasyonuna attık. Saate baktım vakit öğle. Dedim ki yanımdaki Hüseyin Abiye:

 

-Vakit girmiş. Öğle namazlarını bir kılalım. Sonrası Allah kerimdir.

 

Abdest alıp namazlarımızı eda ettik. Geçtik tekeri patlamış aracın başına, beklemeye başladık. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.