Rüya mı gerçek mi?

A -
A +
“O gece işçi ile hanımının gözüne uyku girmemiş. Neler alabileceklerini hesaplamışlar...”
 
 
Tüccar ile işçinin hikâyesini anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Tüccar yarın akşam gelip işçiye bir küçük küp dolusu da altın getireceğini söylemiş. “Bu altınlar senin minik hazinen olacak. Hiç çalışmasan bile sana uzun yıllar yetecek...” demiş.
Ertesi gün arabasıyla aynı eve tüccar küçük bir küp altınla gelmiş. “Anamın ak sütü gibi helal olsun” diyerek minik küpü bırakıp gitmiş...
O gece işçi ile hanımının gözüne uyku girmemiş... Neler alabileceklerini, neler yapabileceklerini hesaplamışlar... Altınları saya saya bir hâl olmuşlar. Durup durup sevinçten birbirlerine sarılmışlar. Bunun bir rüya mı bir masal mı bir gerçek mi olduğunu anlamaya çalışmışlar.
Ertesi gün işçi yarı uykusuz işine gitmiş. Ama içindeki sevinç uykusuzluğunu bile bastırmış... Akşama kadar ağzı kulaklarında çalışmış. Keyfine diyecek yokmuş. Akşam olduğunda yevmiyesini alıp işten ayrılmış. Yolda giderken hatırına gelmiş. “Ya küpün üzerinde iki parmak kadar boşluk var... Şu yevmiyem ile bir minik altın alıp oraya koysam. Zaman içinde o küpü tam ağzına kadar doldurabilirim sanki” demiş.
Hemen kuyumcuya gitmiş. Bir minik altın almış. Sevinçle doğru eve gelmiş. Hanımı. “Hani bugün çarşıya pazara uğramadın mı?” deyince işçi sevinç içinde gözleri ışıl ışıl elindeki altını göstermiş:
“Ya küpün üzerinde iki parmak boşluk vardı ya... Onu doldururuz diyerek bugün minik bir altın aldım bak.”
Hanımı boynunu bükmüş. Hayırlısı bakalım demiş. Evde olanla idare etmişler o akşam. Ertesi gün adam kazancıyla yine kuyumcuya gitmiş. Yine bir altın... Akşam eve gelmiş. Hanıma yine altın aldığını söylemiş. Derken birkaç gün sonra üç dört altın atmışlar küpe ama sofraya oturduklarında sofrada yiyecek bir şey bulamaz olmuşlar. Hanımı demiş ki: “Sen bu işte bir yanlışlık olduğunu anlamıyor musun?"
Adam düşünmüş. Ya altın diye diye yiyemez olduk. Ertesi gün küpü bir poşete koyduğu gibi tüccarın yanına varmış. “Beyim bu küpü size geri veriyoruz” demiş.
“Sebep?”
“Altın, diyerek eve bir şey alamaz olduk. Eskiden ne güzel bugün kazanıyor bugün yiyorduk. 'Yarına Allah kerim' diyorduk. Şimdi altının esiri olduk.”
     Fahri Dizi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.